BREDA’NIN TESLİM OLUŞU (MIZRAKLAR) “THE SURRENDER OF BREDA (LAS LANZAS)” – VELÁZQUEZ
Velázquez’in en ünlü eserlerinden biri sayılan Breda’nın Teslim Oluşu, eserdeki dikkat çekici mızraklardan dolayı Mızraklar (Kargılar) ismi ile de anılır. Eserde 5 Haziran 1625 tarihinde Hollandalı general Justin Nassau’nun Breda şehrini General Ambrosio Spínola komutasındaki İspanyol güçlerine teslim edişi betimlenmiştir.
17. yüzyılın başlarında Protestan Hollanda Katolik İspanya’nın hakimiyetinden kurtulma mücadelesi vermektedir. Bir Hollanda şehri olan Breda Katolik dünyası için Protestanlar’ın en önemli kalesi olarak görülmüş ve ele geçirilmeye çalışılmıştır. Hollanda ve İspanya arasındaki 12 yıllık ateşkesten sonra tahta geçen İspanyol Kralı IV. Philip şehri geri almak için en iyi komutanı olan Ambrosio Spínola’yı görevlendirmiştir.
Dokuz ay süren kuşatma sonunda direnci kırılan Hollanda güçleri, komutan Justin Nassau’nun kendisi ve ordusuna onurlu biçimde muamele edilmesi koşuluyla teslim olur. Kendi ordusu da daha iyi durumda olmayan Spínola, Nassau’nun şehrin anahtarını sembolik olarak sunması teklifini kabul eder.
Ressam eseri iki ayrı bölgeye ayırmıştır. Savaşın ve kuşatmanın gerçek olarak yaşandığı kısım arka planda, derinlikte görünmektedir. Şehrin ve tepelerin çeşitli bölgelerinden çıkan dumanlar karmaşayı ve savaşın gerçekliğini yansıtsa bile ressam bu kanlı savaş kavramını geride bırakmış ve önplana başka bir hikayeyi yerleştirmiştir. Ön planda eserin daha teatral kısmını oluşturan figürlerle dolu teslim olma sahnesi yer alır.
Daha erken dönem eserlerinde zafer sahneleri tipik biçimde zafer kazanan komutanın bir at veya taht üzerinde, gururlu ve kurumlu duruşu ile kaybeden komutanın yere diz dökmüş biçimde resmedilmiştir. Yenilmiş komutanın kötü durumu bu aşağılanma ile de ısrarla vurgulanmıştır.
Oysa Velázquez bu klasik betimlemeyi eserinde tamamen ortadan kaldırıp yeni bir bakış açısı sunmayı tercih etmiştir. Solda eğilerek elindeki anahtarı uzatan Nassau, sağda ise elini rakibinin omzuna koymuş onu teselli eden Spínola görünür. İspanyol rakibini aşağılamak yerine – kazanan taraf olmasına rağmen – atından inmiş ve onu aynı seviyede karşılamıştır. Göz teması kuran Spínola, ona iletilen anahtarlarla ilgilenmemekte ve rakibi teselli etmeye, ve onun diz çökmesini engellemeye girişmektedir.
Bu insani hareket İspanyol komutanı yüceltirken, aynı zamanda büyük bir liderin sadece kazandığı savşlarla değil, aynı zamanda incelik ve yücegönüllülükle de takdir edilmesi gerektiğini göstermiştir.
Söz konusu alçakgönüllü ve şefkatli duruş İspanyol komutanının yüceltilmesinin yanısıra İspanya’nın da bir nevi propagandasını yapma amaçlıdır. Rakibinin onuruna saygı gösteren İspanya, zaferini bu sayede katlayarak büyütmüş ve Protestan Dünyası’nınİspanya’nın zalim ve acımasız duruşu ve Engizisyon Mahkemelerine dair eleştirilerine bir karşı görüş oluşturmuştur.
İki temel figürün gerisinde gruplaşan diğer figürler ortadaki teatral sahneye dikkati toplamaktadırlar. Spínola’yı kişisel olarak tanıdığı için etkili ve gerçekçi bir portresini oluşturan Velázquez, diğer figürlerde de son derece canlı görünümler oluşturmaya özen göstermiştir. Ressam iki grup arasında ciddi ölçüde fark yaratmıştır. Soldaki Hollanda grubu genç askerlerden oluşmuş, sayıca az ve düzensiz bir görünümde resmedilmiştir. Öte yandan sağdaki İspanyol ordusu kalabalık ve düzenli biçimde gösterilmiştir. Eserin en dikkat çekici ögesi olan mızraklar bu noktada önem kazanır. Çok sayıda ve düşey olarak düzenli biçimde betimlenmiş mızraklar seyircinin gördüğünden çok daha fazla İspanyol askerinin mevcut olduğunu gösterir. Düşey olarak düzenli biçimde görülmeleri İspanyol ordusunun düzenli ve güçlü yapısına işaret eder.
Velázquez’in savaşta bulunmuş ve teslim olma anına tanıklık etmiş olması mümkün değildir. Dolayısıyla amacı tarihi bir olayı olanca gerçekliği ile resmetmekten çok arkadaşı Spínola’yı ve İspanya’yı yüceltmektir. Bu sebeple komutana siyah üzerine altın işlemeli özel bir zırh giydirmiş ve onu pembe renkli görkemli bir kuşakla donatmıştır.
Ressam esere bariz simgeler veya alegorik figürler koymadan yalnızca doğal biçimde gösterip pastel tonları ve yumuşak bir ışıklandırma tekniği ile bu doğaçlama sahneyi sanki gerçekmiş göstermiş ve seyirciyi bu gerçekliğin içine davet etmiştir.
Konum: Prado Müzesi “Museo Nacional del Prado”, Madrid
Tarih: 1634-1635
Dönem: Barok
Alt Grup: İspanyol Barok “Spanish Baroque”