GÖRÜNTÜLERİN İHANETİ “THE TREACHERY OF IMAGES” – MAGRITTE
“Ceci n’est pas une pipe.” Bu bir pipo değildir.
İlk bakışta resimde sadece bir pipo gören ve ardından yazıyı okuyan seyircinin aklında tek bir soru belirir: “Bu bir pipo değilse nedir?”.
Seyirci ile sanki dalga geçer gibi resme bir pipo yerleştirip sonradan da bunun bir pipo olmadığını belirten Magritte’in amacı tabii ki eğlenmek değildir. Aksine, son derece kararlı bir tavırla söylediğinin ardında durup bunun bir pipo olmadığını belirtmiştir. “Meşhur pipo. İnsanlar bunun yüzünden ne çok kınadılar beni! Ama yine de, pipomun içini doldurabilir misiniz? Hayır, çünkü o sadece bir gösterim, öyle değil mi? Öyleyse eğer resmimin üstüne ‘Bu bir pipodur’ yazsaydım yalan söylemiş olurdum!” sözleri ile eserinin mantığını açıklamıştır.
Magritte aslında söyleminde haklıdır. Çünkü bu bir pipo değil, bir piponun resmidir. Fırça darbeleri ve boya kullanılarak oluşturulmuş iki boyutlu bir pipo resmi olan bu “görüntü”nün gerçek bir pipo olmadığı bu noktada anlam kazanır. Fakat, bu durumda seyirci “Bu bir pipo değildir” yazısının da aslında bir yazı olmadığını, bir yazının resmi olan bir “görüntü” olduğunu keşfeder. Bu paradoksun içinde kaybolma durumu da ressamın işaret ettiği görüntülerin seyirciye ihanetidir aslında.
Görüntülerin İhaneti ile Magritte modern insanın derinlemesine anlamlar hakkında düşünmek yerine nasıl gördüklerimizi anında etiketlemeye meyilli olduğumuzu göstermeye çalışmaktadır. Bu basit örnekle algılarımız ve günlük dilin düşüncelerimizi nasıl kolayca değiştirebileceğini göstermektedir.
Resimdekinin bir piponun değil, onun görüntüsü olması seyiriciyi kelimelerin ve görüntülerin anlamları ve her ikisinin iletişim amacı ile bir araya geldiği konusunu sorgulamaya iter. Daha sonraki yıllarda ürettiği birçok eserde de aynı şekilde görüntüler ve kelimeler arasındaki ilişkilerin sorgulanmasına dair çalışmalarını sürdürür. Rüyaların Anahtarı “The Key to Dreams” eserinde de ay “la lune” olarak adlandırdığı ayakkabı, fırtına “l’orage” olarak adlandırdığı bardak ve tavan “le plafond” olarak adlandırdığı mum gibi altı nesnenin görüntüleri ve karşıladıkları anlamları sorgulama fikrini desteklemektedir. Görüntülerin İhaneti’nde resimdekinin bir pipo olmadığı belirtilirken Rüyaların Anahtarı’nda bir adım daha ileri giderek Magritte bir ayakkabıyı ay olarak adlandırmış ve onu bir aya dönüştürmüştür. Bu hareketle tüm varoluşumuzu ve görüntülerin nasıl algıladığımızı sorgular hale geliriz.
Sanayi Devrimi’nin etkisinin sonlandığı ve yeni bakış açılarının revaçta olduğu o dönemde sanatta da klasik anlayıştan uzaklaşıp yeni fikirler ve ürünler ortaya koymak ilgi çekiciydi. Fakat, buna rağmen eser, görücüye çıktığı dönemde – birçok avangart sanat eseri gibi – eleştirmenler tarafından riayetsiz ve zevksiz bulunmuştur. Oysa Magritte’in bu basit imge ve yazı ile sanatta yaratacağı bu büyük devrim için bu yakıştırmalar oldukça yersiz olmuştur. Çünkü Magritte’in sanat anlayışı ve tarzı zamanla sanat tarihi içinde kendi yerini bulmuş ve yeni birçok dinamik düşünürün gelişmesi için geriplan oluşturmuştur. Sanatta beklenen taze kan bu yaklaşımla sağlanmıştır.
Konum: Los Angeles Sanat Müzesi “Los Angeles County Museum of Art”, Los Angeles
Tarih: 1928-1929
Dönem: Modernizm
Akım: Gerçeküstücülük “Surrealism”