Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

SHALOTT LEYDİSİ “THE LADY OF SHALOTT” – WATERHOUSE

Waterhouse’un eseri konusunu Viktorya Dönemi’nin ünlü şairlerinden Tennyson’ın aynı isimli şiirinden esinlenilerek üretilmiştir. Bir Kral Arthur Efsanesi’ne dayanan şiir Shalott’un Hanımefendisi (Leydisi) Elaine’in hikayesini anlatmaktadır.

Shalott Leydisi, Kral Arthur’un sarayının da bulunduğu Camelot şehrine doğru akan bir nehrin ortasında, Shalott adasında yaşamaktadır. Adada bulunan tek bir kuleye hapis olarak yaşamını sürdüren Leydi, kuleden çıkamadan günlerini yalnızca dokuma yaparak geçirmektedir. Kulenin penceresinden baktığında lanetleneceğini bilen kadının dış dünya ile iletişimi yalnızca ona dışarıyı gösteren kuledeki aynasından ibarettir.

Kral Arthur’un Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nden biri olan Lancelot bir gün Leydi’nin kulesinin yakınlarından bir şarkı söylerek geçince, Leydi aynadan gördüğü şövalyeden etkilenip ona aşık olur. Pencereye koşup dışarı baktığında aynanın çatladığını görür ve lanetlendiğini anlar. Bunun üzerine Lancelot’a ulaşabilmek için bir kayığa binip nehri geçerek Camelot’a ulaşmaya çalışacaktır. Bu, aynı zamanda ölüme doğru bir yolculuktur; nitekim, üzerindeki lanet sebebiyle kayığı şehre ulaştığında Elaine çoktan ölmüş olacaktır.

Waterhouse eserinde Leydi’nin kayığı ile nehirde yol aldığı zamanı resmetmiştir. Eserdeki semboller Leydi’nin kuledeki hayatı, yolculuğu ve ölümüne dair ipuçları içerir. Kayıkta dağınık uzun kızıl saçları ve beyaz giysisiyle Leydi görünür. Başını hafifçe yukarı kaldırmış olan Leydi yukarı kalkmış kaşları ve aşağı doğru bakan gözleri ile sanki bir iç çekme halindeymiş gibi görünür. Hayatının sonuna yaklaştığının farkına varması ile yaşadığı ızdırap yüz ifadesinden bellidir.

Kayığın önünde görülen üç mumdan ikisi sönmüştür. Bu da yine Leydi’nin hem yolculuğunun, hem de hayatının sonuna geldiğinin bir göstergesidir. Mumların önüne yatırılmış üzerinde İsa’nın bulunduğu haç dini bir semboldür ve Leydi’nin ölümden sonraki hayatında ulaşacağı cenneti temsil eder.

Suda yüzen sararmış yapraklar, sonbahar çağrışımı yaparak eserde hüzünlü bir hava yaratır. Fakat, yaprakların kullanılmasının asıl amacı Viktorya Dönemi’nde popüler olan cinsel olarak baştan çıkmış kadın “Düşmüş Kadın” temasına (bknz. Uyanan Vicdan “The Awakening Conscience” – Hunt) bir gönderme yapmaktır. Leydi Elaine de tıpkı sonbaharda solup dökülen yapraklar gibidir, bedelini bile bile cinsel arzularına karşı gelemeyip pencereden bakmış ve sonunu hazırlamıştır, şimdi solgun yapraklar gibi savrulacaktır. Su üzerinde yüzen bu yapraklar aynı zaman bir başka Ön-Raffaellocu ressam Millais’nin Ophelia’sını çağrıştırır (bknz. Ophelia – Millais)

Kayığın üzerindeki örtü Elaine’in kulede yaptığı dokumalardan biridir ve kuledeki yaşamına işaret eder. Örtünün kenarlarında görülen desenler aslında Leydi’nin aynasından gördüğü Lancelot’un (ve diğer şövalyelerin) geçişini de içeren sahnelerden oluşur. Bu sahneler genç kadına yasaklanmış ama keşfetmeye can attığı dış dünyayı yansıtır.

Elaine’in elinde tuttuğu zincir, kayığı arkaplanda görülen kuleye bağlamaktadır. Bu zincir aynı zamanda Leydi’nin kuleye hapsolmasına neden olan lanetin temsilcisidir. Gevşek bir şekilde tuttuğu zinciri bıraktığında Elaine kendisini de özgürleştirecektir.

Tennyson şiirinde Viktorya Dönemi’nin tutkuları uğruna ölümü seçen karakterini yalnızca bir romantik eser yaratmak için işlememiştir. Aslında amacı toplumdan soyutlanma sorununa gönderme yapıp, toplum hayatına daha fazla katılmak gereksinimini vurgulamaktır. Waterhouse da bu çarpıcı eseri ile soyutlanan Leydi Elaine’e yeni bir boyutta sonsuza kadar yaşama şansı vermiştir.

Konum: Tate Britain, Londra
Tarih: 1888
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Ön-Raffaelloculuk “Pre-Raphaelism”

 

13 Comments

  • Derya Karasu
    Posted 14 Nisan 2015 at 10:03

    Hep merak etmiştim, cok tesekkurler paylaşımıniz için

  • Özgün Y.
    Posted 15 Nisan 2015 at 09:44

    Ben teşekkür ederim takdiriniz ve takip ettiğiniz için Derya Karasu.

    Selamlar

  • Adsız
    Posted 15 Nisan 2015 at 13:17

    selam, iyi günler öncelikle. blogunuzu çok uzun zamandır takip ediyorum, beğendiğim tablolar hakkındaki bilgilerinizi vb. not olarak alıyorum. bunun için size teşekkür ederim. benim size bir sorum var, soruma gelecek olursak: rönesansta yapılan tablolar, hikayeler, mimari eserler vb. bunları anlatan kitaplar arıyorum. meslea michelangelo musa'yı yaptıktan sonra çekiç fırlatır ve konuş der. biraz uzun kısaltarak yazdım. neyse ben bunun gibi tabloları, heykelleri, rönesansla ilgili şeyleri anlatan bir kitap, blog, dergi her şey olur. her türlü materyale açığım. dinlediğiniz için teşekkür ederim, bana önerebileceğiniz her türdeki kitap çok değerli olacak…

  • Özgün Y.
    Posted 17 Nisan 2015 at 16:15

    Merhaba,

    Açıkçası sadece Rönesans'a özel bir kaynak önerebilir miyim bilemiyorum. Genel olarak sanat tarihi üzerine okumak isterseniz benim için her zaman başucu kitabı "Gombrich – Sanatın Öyküsü"dür.

    Michelangelo ve Sistin Şapeli tavanının yapılması ile ilgili okuduğum ve çok çok beğendiğim bir kitap var: "Michelangelo and the Pope's Ceiling – Ross King". Bu kitabın Türkçesi henüz çıktı mı bilemiyorum, ama eşsiz bir kaynak olduğunu düşünüyorum Michelangelo ile ilgili.

    Musa heykeli ve çekiç hikayesini duyduğumu hayal meyal hatırlıyorum, ama bu tarz şeyler genelde söylentiden ibarettir. Sağlam sanat kaynaklarından okumak daha net bilgi sağlar.

    Ressamlarla – özellikle Rönesans ressamları – ilgili blgi edinebilmek için bir de Vasari'nin Rönesans döneminde yazılmış bir kitabı var "Santçıların HAyat Hikayeleri" diye Türkçeye çevrilmiş sanıyorum. Dönemin ressamı Vasari'den diğer Rönesans ressamları ile ilgili ilginç bilgiler edinmek hoş olabilir.

    İlginiz için teşekkürler

    Selamlar

  • İmran Kartaloğlu
    Posted 26 Şubat 2018 at 14:46

    Harika bir blog.. Teşekkürler ve tebrikler.. <3

  • Elzem
    Posted 22 Kasım 2018 at 09:11

    Ben sanattan estetik değil de bilgi birikimi konusunda çok eksik biriyim. Çok beğendim bu blogu…Günlerce çıkmam Emeğiniz için de teşekkür ederim

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 21 Aralık 2018 at 15:29

      Çok teşekkür ederim ilginiz ve takdiriniz için. Sizin gibi sanata ilgili insanlara ulaşabiliyorsam ne mutlu bana!

  • asu
    Posted 9 Mart 2019 at 16:19

    Annem bunun puzzle’ını yapmıştı. Eşki hesabı açacağım zaman karşımda duruyordu ve bende ismini bilmediğim için sandaldaki kızıl demiştim. Şimdi hikayesine rastladım. Çok iyi ya.

  • Cagatay Cetinkol
    Posted 29 Ekim 2019 at 16:35

    Cok tesekkurler. Mukemmel bir tablo benim icin, cok begendim. Blogu bir suredir takip ediyorum ve bu sanat eserleri hakkinda yeni bilgiler edinmekten zevk duyuyorum. Yaptiginiz isin devamini dilerim.

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 28 Nisan 2020 at 14:43

      Merhaba, ilginiz ve takdiriniz için çok teşekkürler. Selamlar

  • azra
    Posted 27 Kasım 2019 at 16:35

    cok guzel bir site, bütün tablo yorumlarını okumayı düşünüyorum. emek verip paylastigin için tesekkurler

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 28 Nisan 2020 at 14:40

      Merhaba, ilginiz ve takdiriniz için çok teşekkürler. Selamlar

Sanata Başla! için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

0.0/5

error: Icerik kopyalanamaz!