Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

ARNOLFİNİ PORTRESİ “THE ARNOLFINI PORTRAIT” – VAN EYCK

Jan Van Eyck’ın bu ayrıntılarla dolu sembolik eseri anlamı tam olarak çözülememiş bir muamma olarak sanat tarihinde yer etmiştir. Uzun yıllar resimde görülen iki kişinin Flaman Ülkesi’nin Brüj şehrinde yaşamış olan İtalyan tüccar Giovanni de Arrigo Arnolfini ve eşi Giovanna Cenami olduğu düşünülmüştür.

Çoğu zaman Arnolfini Düğünü “The Arnolfini Wedding” olarak isimlendirilen bu eserde bir evlilik merasiminin gerçekleştiği öngörülmüştür. El ele tutuşmuş figürlerin bu merasimin ana figüreri olduğu, elini kaldırmış olan Giovanni Arnolfini’nin ise nikahın kıyıldığı sırada yemin ettiği varsayılmıştır.

Bu teoriye göre, seyircinin dikkatini çekecek şekilde tam ortada konuşlandırlmış dışbükey ayna bu evlilik törenine işaret etmektedir. Dikkatli bakıldığında aynadaki yansımada damat ve gelinin dışında tam karşılarında duran (ve seyircinin gerisinde kaldığı düşünülen) iki ayrı kişinin daha varlığı seçilir. Kırmızı ve mavi renkli giysileri ile seçilen bu figürlerin o anda evlilik yemini eden çiftin nikahını kıyan ve şahitlik edenler olması olasıdır. Aynanın hemen üstünde yer alan Latince yazıda “Johannes van Eyck buradaydı” ibaresi de bu şahitlerden birinin Van Eyck’ın bizzat kendisi olması olasılığını güçlendirir. Dolayısıyla çiftin o dönemde evlendiklerini ve Van Eyck’tan da fırçası ile olaya şahitlik etmesini istediklerini düşünülmüştür.

Çiftin hemen önünde duran köpek, özellikle evlilik teması ile bağdaşlaştırılarak, evli çiftlerin arasındaki sadakate dair bir simge olarak görülmüştür. Köpeğin solunda yer alan takunyalar ve ortadaki koltuğun önünde görülen kırmızı renkli terlikler gelin ve damadın gerçekleşen merasime saygısını göstermek adına çıkarılmıştır. Bu ayrıntıların dışında yukarıda görülen avizede yanan tek mumun gelenekler gereği düğünden önce damadın geline verdiği mum olduğu düşünülmüş, veya bu kutsal tören sırasında ortamda Tanrı’nın vargılığını vurgulamak için yandığı tahmin edilmiştir.

Bir evlilik senaryosu dikkate alındığında oldukça güzel biçimde yerlerine oturan bu simgelerle yapılan eser analizi, 1994’te ortaya çıkan yeni belgelerle geçerliliğini yitirmiştir. Fransız tarihçi Jacques Paviot’nun ortaya koyduğu kayıtlara göre dönemin Burgonya Dükü Arnolfini’ye düğünü sebebiyle 2 gümüş kupa hediye etmiştir. Ama bu kayıtlara göre düğün 1447 yılında gerçekleşmiştir – ki bu ressam Van Eyck’ın ölümünden 6 yıl sonradır.

Bu noktada eserin aslında Giovanni de Arrigo Arnolfini’yi değil, yine onun gibi Brüj’e yerleşmiş olan kuzeni Giovanni di Nicolao Arnolfini ve eşi Costanza Trenta’yı betimlediği anlaşılmıştır.

Costanza Van Eyck’ın eserinin tamamlandığı tarihten bir yıl önce ölmüştür. Bu yüzden eserin aslında bir evlilik belgeleme eseri değil, eşini anmak için Giovanni tarafından Van Eyck’a sipariş edilmiş bir hatıra portresi olduğu düşünülür. Eser bu gözle yeniden okunduğunda ayrıntılar başka anlamlar kazanır.

Örneğin el ele tutuşmuş figürler ve elini kaldırmış Giovanni aslında evlerine kabul ettikleri misafirleri karşılamaktadırlar. Aynadan yansıyan iki figürün (ve dolayısıyla Van Eyck’ın) da Arnolfiniler’e ziyarete gelmiş olan kişiler olduğu anlaşılır. Avize daha yakından incelendiğinde solda yanan mumun karşı tarafında yanıp tükenerek sönmüş bir mumun daha olduğu görülür. Solda hala yanmakta olan mum hayattaki Giovanni’nin üzerinde, sağda sönmüş olan ise hayatını yitirmiş Costanza’nın üzerindedir.

Eserin bütününde figürlerin orta-üst tüccar sınıfına ait olduklarını gösteren ayrıntılar mevcuttur. Gösterişli sapkası ve koyu renkli giysisi ile adamın, renkli pahalı kumaşlardan kürk ve dantel ayrıntıları ile süslü elbisesi ve özenli biçimde toplanmış saçı ile kadının görünümleri çiftin üst sınıfa ait olduğunu yansıtmaya çalışan ayrıntılarla doludur. Resimdeki konumları bir tesadüf değildir. Giovanni Arnolfini pencere tarafına doğru, yani evin dışına doğru konumlanmıştır. Bu da erkeğin dış dünya ile bağlantısını vurgularken eşinin odanın iç tarafında yer alması kadının ev ile ilişkilendirilmiş olduğunu bize gösterir.

Çift yalnızca giysileri ile değil, içinde bulundukları odadaki eşyalar ile de sınıflarını kanıtlamaya çalışırlar. İç mekan belirli bir gelir seviyesinin üzerinde olduğu anlaşılacak şekilde döşenmiştir. Flaman ülkesinde konukların ağırlandığı kabul odalarının bir geleneği olarak görkemli bir kırmızı yatak solda yer alır. Ortada görünen kırmızı koltuk yatakla uyum içindedir. Yerdeki doğu işi halı Arnolfini’nin ticaretle uğraştığını gösteren ithal bir eşyadır. Ayrıca pencere pervazında görülen portakallar yine dönemde Kuzey Avrupa’da yalnızca varlıklı insanların evlerinde görülmesi beklenen lüks bir meyvedir.

Resimde ayrıca dini ayrıntılar da mevcuttur. Örneğin, aynanın çevresinde yer alan küçük yuvarlak madalyonlarda İsa’nın Çilesi’nden görüntüler sergilenmektedir. Solda Giovanni tarafındaki madalyonlar İsa’nın hayatta olduğu Kudüs’e gelişinden çarmıha gerilişine kadarki hikayeleri betimlerken, Costanza tarafındakiler İsa’nın ölümü, dirilişi ve gökyüzüne yükselişine dair hikayeleri barındırır. Aynanın her iki yanında asılı küçük süpürge ve tesbih Protestanlık’ın iki temel öğüdü ‘çalışma’ ve ‘dua etme’yi simgelemektedir.

Dönemin Flaman sanatının yöntemi ile eser son derece ayrıntılı biçimde icra edilmiştir. Dikkatli bakıldığında köpeğin tüylerinden, gelinin giysisindeki işlemelere, pencerenin vitrayından halının desenlerine, ahşap kaplamaların yüzeyinden aynadaki madalyonların desenine kadar her ayrıntı incelikle ve titiz bir çalışma ile resmedilmiştir. Kuzey Rönesansı’nın en önemli ressamlarından Van Eyck, özellikle geliştirdiği yağlıboya tekniğinin de sayesinde göz kamaştırıcı güzellikte bir başyapıt ortaya koymuştur.

Konum: Ulusal Galeri “National Gallery”, Londra
Tarih: 1434
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Kuzey Rönesansı “Northern Renaissance”

10 Comments

  • Adsız
    Posted 7 Aralık 2012 at 15:00

    sadece blog için teşekkür etmek istedim.

  • triplus
    Posted 29 Nisan 2013 at 22:36

    bu resimle ilgili biz bir de şöyle bir yorum yapmıştık aldığım derste. ben – sınıftaki çoğu insan da- ilk baktığımda mesela kadını direkt hamile olarak görüyoruz, sanki yanındaki de onu ve çocuğunu kutsuyor gibi ama aslında kadın hamile değil, o dönemdeki elbiseleri tutuş şekli ama burada bunun sebebi olarak Eyck'in yakın dönemde karısını kaybettiğini ve biraz da hayalindeki şeyi yansıtmış olabileceğini tartışmıştık 🙂

  • Halil
    Posted 7 Eylül 2019 at 21:53

    Avizede yedi mumluğun bulunması Tevrat’ın ilk ayetlerindeki Yaratılış’ta bahsedilen yedi güne atıftır. Yanan bir mum ise ya Yaratılış suresinin üçüncü ayetindeki, birinci gün yaratılan ışığa ya da ikinci bölüm, üçüncü ayette geçen Tanrı’nın dinlendiği ve kutsadığı yedinci güne atıf. Ben ek olarak böyle yorumladım.

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 28 Nisan 2020 at 14:45

      Merhaba, ilginiz ve takdiriniz için çok teşekkürler.
      Ayrıca ek yorumunuz için de çok teşekkür ederim. Selamlar

  • Nisanur
    Posted 9 Ekim 2019 at 19:25

    Sayfanız çok güzel aklıma takılan bir resim olunca google aramada sizin sitenizi arıyorum, keşke haftalık gündem gibi mail atsanız da daha çok okusam sizi

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 28 Nisan 2020 at 13:31

      Merhaba, ilginiz ve takdiriniz için çok teşekkür ederim.
      Keşke daha fazla zaman ayırabilsem ve sizlerle daha sık bağlantı kurabilsem.
      Ama maalesef bu site benim tam azamanlı işim değil, hobim.
      Dolayısıyla ancak bu kadar zaman ayırabiliyorum.
      Mesajınıza da maalesef oldukça geç dönebildim bu sebeple.
      Selamlar

  • bahar kemal
    Posted 26 Ekim 2019 at 14:11

    Ortadaki ayna ,derinlik, vb. bu tablonun en önemli detayıdır sanırım
    ama emekleriniz için çok teşekkürler,

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 28 Nisan 2020 at 14:44

      Merhaba, ilginiz ve takdiriniz için çok teşekkürler.
      Ortadaki ayna sanat tarihinin en önemli ögelerinden biri ve sonrasında birçok başka ünlü tabloya da ilham vermiş – bknz. Nedimeler – Velazquez.
      Selamlar

  • Kubilay
    Posted 25 Mayıs 2020 at 00:19

    Benim kafama takılan şu, tabloda adam kadının elini tutar şekilde resmedilmiş ama arkadaki aynadaki yansımada kadın ve adam ellerini birbirine uzatmamış bile, acaba bu resmi çizilirken tabloda aynadaki gibi birbirlerinin elini tutmuyorlardı da aslında vermemiş oldukları bir poz mu çizildi ya da ordaki anlam aslında kadın ve adam arasında bir aşk yok mu.

    • Post Author
      Sanata Başla!
      Posted 28 Mayıs 2020 at 11:31

      Resme biraz daha yakından bakarsanız aynada da ellerin tutuştuğunu görebilirsiniz. Kadının mavi renkli elbisesinin kolu aynada rahibin mavi giysisi ile bütünleşiyor. Gözyanılgısıs yaratn bu olabilir. Selamlar

Kubilay için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

0.0/5

error: Icerik kopyalanamaz!