Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

KIRDA ÖĞLE YEMEĞİ “LUNCHEON ON THE GRASS” – MANET

Kırsal bir alanda iki adamla beraber oturan çıplak bir kadını gösteren bu eser Manet'nin en ünlü yapıtlatından biri olmakla beraber aynı zamanda resimde modernizim de ilk adımlarını atan eser olarak nitelendirilir. Eser, sahip olduğu sıradışı özelliklerden dolayı doğal olarak kendi döneminde akademik sanat ortamında takdir görmemiş, aksine son derece bayağı, çirkin ve yoz bulunmuştur. 1863'te Fransa'nın…

Read More

DANS DERSİ “THE DANCE CLASS” – DEGAS

Edgar Degas Paris operasına düzenli olarak giden bir ressamdı. Fakat bu düzenli katılımları bir seyirci olarak değil, daha çok sahne arkasında ve dans stüdyosunda bulunmak suretiyleydi. Bu sayede Degas, tıpkı Cézanne'ın peyzajı, Delacroix'nın ise tarihi üstlendiği gibi operayı da kendisinin bir modern sanatın aracı olarak kullanabileceğini düşünüyordu. Oysa kendini opera değil, bale üzerine yoğunlaşmış olarak…

Read More

DANTE VE VIRGILIUS CEHENNEMDE “DANTE AND VIRGIL IN HELL” – BOUGUEREAU

Bouguereau, Fransız Romantik döneminin en önemli temsilcilerinden biridir. Eserlerinde genellikle hafif, aydınlık ve huzur dolu temaları kullanmış ve kadınlar, çocuklar, aşık çiftler ve mitolojik içerikli hikayeleri resmetmeyi seçmiştir. Oysa bu eserde romantik tarzından ve konu seçimlerinden oldukça farklı biçimde bambaşka bir tarzla seyirciye hitap etmeyi tercih etmiştir. Bouguereau, 23 yaşında henüz sanat okulundan yeni çıkmış genç…

Read More

YATAKTA “IN BED” – TOULOUSE-LAUTREC

Henri de Toulouse-Lautrec akraba evliliği sonucu doğuştan gelen sağlık problemlerine sahipti. 1.54m boyu ile cüce kategorisinde değerlendirilebilecek ressam, fiziksel görünüşü sebebiyle döneminde erkeklerin yer aldığı aktivitelerden uzak kalmıştır. Bu eksiklik ressamın içine kapanmasına ve kendini sanatına büyük bir hevesle adamasına neden olmuştur. Paris'te dönem ressamlarının ağırlıkla yerleştiği Montmartre'a yerleştiğinde kendini Paris'in eğlence yaşamı içinde bulan Toulouse-Lautrec,…

Read More

DÜNYANIN KÖKENİ “L’ORIGINE DU MONDE” – COURBET

"Dünyanın Kökeni" ismi basit bir imge ile kadının doğurganlığı, yaşamın başlangıcı ve insanlığın kaynağına dair çağrışımlar yapan bu eser için seçilebilecek belki de en uygun isimdir. Courbet'nin ilk bakışta seyirci üzerinde şok etkisi yaratan bu cüretkar eseri tahmin edilebileceği gibi yıllar boyu perdeler ardında gizli kalmıştır. Eser, 1860'larda Paris'te yaşamakta olan Mısır asıllı Osmanlı diplomatı Halil…

Read More

TOPLAYICILAR “THE GLEANERS” – MILLET

Millet'nin ilk bakışta kırsal alanda çalışan köylüleri gösteriyormuş gibi görünen bu eseri alışılmış "romantik dönem" Fransız resimlerinden oldukça farklı bir tema içerir. Temanın farklı olmasının yanısıra resmin ayrıntıları onu dönemindeki genel yaklaşımdan da tamamen farklı kılar ve çarpıcılığını ön plana çıkarır. Eserde bir tarlada hasat zamanı görülmektedir. Henüz tamamlanmış hasat toplama eylemi resmin geri planında yer…

Read More

LE MOULIN DE LA GALETTE’TE DANS “DANCE AT LE MOULIN DE LA GALETTE” – RENOIR

19. Yüzyılda İzlenimcilik akımının en ünlü resimlerinden biri olan Le Moulin de la Galette'te Dans Renoir'ın da en görkemli çalışmalarından biridir. Renoir İzlenimcilik'in diğer büyük ressamı Claude Monet ile yakın çalışmış; birlikte su ve ışık üzerine çalışmalar yapmışlardır. Bu şekilde gölgelerin tek renkli - siyah - olmadığını ve aslında üzerinde yansıdıkları cisimlerin renklerini aldıklarını, aynı…

Read More

GELİNCİKLER “POPPIES” – MONET

Paris yakınlarındaki Argenteuil köyünde yedi yıl boyunca yaşayan Monet burada bulduğu çarpıcı manzaraları birçok açık-hava (plein air) resminde temel almıştır. Günümüzde dünyanın en popüler manzara resimlerinden birine dönüşen Gelincikler "Poppies" kırlarda bir yaz günü yapılan yürüyüşün canlı atmosferini yansıtır. Gökyüzü ve yer tarafından neredeyse eşit iki parçaya ayrılan eserin sol tarafını çarpıcı kırmızı tonlardaki gelincik tarlası…

Read More

OLYMPIA – MANET

Manet'nin Olympia'sı 1865'te Paris'te ilk kez seyirci karşısına çıktığında büyük sansasyona sebep olmuş ve ciddi ölçüde olumsuz tepkiye maruz kalmıştı. Dönemin tutucu akademik sanat eleştirmenleri eseri bayağı, yoz ve hatta ahlaksız bulmuşlardı. Oysa Manet'nin esin kaynağı eleştirmenlerin kusursuz saydığı bir Rönesans klasiği Tiziano'nun Urbino Venüsü "Venus of Urbino" idi. İlk bakışta Olympia'nın bir nü çalışması…

Read More

error: Icerik kopyalanamaz!