Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

KIRDA ÖĞLE YEMEĞİ “LUNCHEON ON THE GRASS” – MANET

Kırsal bir alanda iki adamla beraber oturan çıplak bir kadını gösteren bu eser Manet'nin en ünlü yapıtlatından biri olmakla beraber aynı zamanda resimde modernizim de ilk adımlarını atan eser olarak nitelendirilir. Eser, sahip olduğu sıradışı özelliklerden dolayı doğal olarak kendi döneminde akademik sanat ortamında takdir görmemiş, aksine son derece bayağı, çirkin ve yoz bulunmuştur. 1863'te Fransa'nın…

Read More

KULAĞI SARGILI OTOPORTRE “SELF-PORTRAIT WITH BANDAGED EAR” – VAN GOGH

Ressamın bu kulağı sargılı otoportresi ciddi ruhsal hastalığının psikozlar ve sanrılar halinde tekrarlaması sonucu geçirdiği sıkıntılı dönemin sonunda üretilmiştir. Yaşadığı ruhsal hastalık sebebiyle bir sinir krizi sonrası Van Gogh, Arles'daki evi ve stüdyosunu 7 hafta boyunca paylaştığı ressam Gauguin'e bıçak çeker ve Gauguin'in evi terk etmesine sebep olur. Olayın ardından ruh sağlığı ciddi anlamda bozulan ressam,…

Read More

SİS DENİZİNİN ÜZERİNDEKİ GEZGİN “WANDERER ABOVE THE SEA OF FOG” – FRIEDRICH

Alman Romantik döneminin en ünlü eserlerinden biri olan Sis Denizinin Üzerindeki Gezgin Friedrich'in peyzaj ağırlıklı tarzının da en ince özelliklerini yansıtan bir eserdir. Resmin ön planında sırtı seyirciye dönük bir genç adam görülür. Koyu yeşil bir palto ve pantalon takımından oluşan giysisi ve elindeki yürüyüş bastonu ile görülen genç adamın kızıl saçları rüzgarda savrulmaktadır. Kayalıkların tepesinde…

Read More

AYÇİÇEKLERİ “SUNFLOWERS” – VAN GOGH

Vincent van Gogh'un dünya çapında en popüler eseri olan Ayçiçekleri "Sunflowers" aslında birbirinin kopyası ve birbirinden farklı 11 resmin oluşturduğu iki seri eserin genel adıdır. İlk seri Ayçiçekleri Van Gogh'un Paris'te yaşadığı 1887 yılında yapılmış olan 4 adet resimden oluşur. Bu resimlerde olgunlaşmış kesik ayçiçeklerinin bir yüzey üzerinde resmedildiği görülür. İkinci seri olan vazodaki ayçiçekleri…

Read More

HAZİRAN ALEVİ “FLAMING JUNE” – LEIGHTON

Leighton'ın muhtemelen en ünlü eseri olan "Flaming June", göz alıcı bir renk ve kompozisyon uyumu içinde seyirciyi büyüleyici bir atmosferin içine çeker. Turuncu, kahverengi ve bejin tonlarında tasarlanmış bu eser, ön planda klasik bir pozda görülen figürü geri plandaki mavili parlak renkli deniz manzarası ile bütünlük içinde sunar. Bu şekilde Leighton, kendini hem bir renk…

Read More

DANS DERSİ “THE DANCE CLASS” – DEGAS

Edgar Degas Paris operasına düzenli olarak giden bir ressamdı. Fakat bu düzenli katılımları bir seyirci olarak değil, daha çok sahne arkasında ve dans stüdyosunda bulunmak suretiyleydi. Bu sayede Degas, tıpkı Cézanne'ın peyzajı, Delacroix'nın ise tarihi üstlendiği gibi operayı da kendisinin bir modern sanatın aracı olarak kullanabileceğini düşünüyordu. Oysa kendini opera değil, bale üzerine yoğunlaşmış olarak…

Read More

KÖR KIZ “THE BLIND GIRL” – MILLAIS

Sanatta fiziksel bir eksikliği doğrudan göstermeden seyirciye aktarmak ressamlar için her zaman bir zorlu görev olmuştur. Kör bir insan deforme olmuş gözler veya koyu renk bir gözlükle çizilmeden eksiklikleri ve hissedebildikleri ile seyirciye nasıl aktarılır? Millais, Kör Kız'da bu durumun başarı ile üstesinden gelmiş ve seyircinin ana karakter ile doğrudan empati kurmasını sağlamıştır. Eserin adı "Kör…

Read More

DANTE VE VIRGILIUS CEHENNEMDE “DANTE AND VIRGIL IN HELL” – BOUGUEREAU

Bouguereau, Fransız Romantik döneminin en önemli temsilcilerinden biridir. Eserlerinde genellikle hafif, aydınlık ve huzur dolu temaları kullanmış ve kadınlar, çocuklar, aşık çiftler ve mitolojik içerikli hikayeleri resmetmeyi seçmiştir. Oysa bu eserde romantik tarzından ve konu seçimlerinden oldukça farklı biçimde bambaşka bir tarzla seyirciye hitap etmeyi tercih etmiştir. Bouguereau, 23 yaşında henüz sanat okulundan yeni çıkmış genç…

Read More

YATAKTA “IN BED” – TOULOUSE-LAUTREC

Henri de Toulouse-Lautrec akraba evliliği sonucu doğuştan gelen sağlık problemlerine sahipti. 1.54m boyu ile cüce kategorisinde değerlendirilebilecek ressam, fiziksel görünüşü sebebiyle döneminde erkeklerin yer aldığı aktivitelerden uzak kalmıştır. Bu eksiklik ressamın içine kapanmasına ve kendini sanatına büyük bir hevesle adamasına neden olmuştur. Paris'te dönem ressamlarının ağırlıkla yerleştiği Montmartre'a yerleştiğinde kendini Paris'in eğlence yaşamı içinde bulan Toulouse-Lautrec,…

Read More

TROPİK FIRTINADAKİ KAPLAN “TIGER IN A TROPIC STORM” – ROUSSEAU

Paris Resim ve Heykel Akademisi "Académie de Peinture et de Sculpture" tarafından reddedilen bu eser ancak jürisiz ve tüm ressamlara açık olan Bağımsızlar Salonu'nda "Salon des Indépendants" Sürpriz! "Surpris!" ismi ile sergilenme imkanı bulabilmiştir. Dönemin birçok sanat eleştirmeni tarafından çocuksu ve amatörce bulunan eser, dalga geçilmeye maruz kalmış ve genel olarak olumsuz eleştiriler almıştır. Dönem Paris'inde…

Read More

HYLAS VE SU PERİLERİ “HYLAS AND THE NYMPHS” – WATERHOUSE

Hylas ve Su Perileri konusunu ünlü Yunan miti Iason ve Argonotlar'dan "Jason and the Argonauts" alır. Iason önderliğindeki Argonotlar dönemin zenginlik ve iktidar simgesi Altın Post'u "The Golden Fleece" aramaya çıkmış olan bir grup kahramandan oluşmaktadır. Hylas'ın hikayesi bu mit içinde küçük bir kısmı kapsar. Argo gemisinde Argonotlar ile birlikte yol almakta olan Hylas son derece…

Read More

ARLES’DA YATAK ODASI “BEDROOM IN ARLES” – VAN GOGH

Yıllarca Paris'te kaldıktan sonra Fransa'nın güneyindeki Arles şehrine taşınmayı planlayan Van Gogh, bu değişikliğin hayatında ve sanatında yeni bir dönem açacağına inanıyordu. Arles'da yerleştiği dairedeki odasını konu alan bu resim de Van Gogh'un yaşamında kısa süren umut dolu ara dönemlerden birinde üretilmiştir. Van Gogh büyük bir hayranlık beslediği dönemin başarılı ressamlarından Paul Gauguin (bknz. Ölünün Ruhu…

Read More

error: Icerik kopyalanamaz!