ÇİÇEKLENMİŞ ORMANGÜLÜ DALI “BLOOMING RHODODENDRON BRANCH” – FANTIN-LATOUR
Fransız ressam Henri Fantin-Latour’un eseri tek bir dalda açılmış açık pembe renkli ormangülü çiçeklerini betimler. Ormangülü Orta ve Doğu Asya’ya özgü bir çiçektir. Asya’dan başlayarak dünyanın birçok bölgesine ulaşan ormangülünün yolculuğu 19. yüzyılda özellikle ilgi çekici bulunduğu Avrupa’ya yerleşmesi ile son bulmuştur. Günümüzde 1300’den fazla türü ve kırmızıdan mora, beyazdan sarıya kadar birçok farklı renk tonu ile bahçeleri süsleyen bu çiçek, Fantin-Latour’un eserini tasarladığı dönemde Avrupalı seyirci için oldukça sıradışı ve hatta “egzotik” olarak tanımlanabilecek bir konumdadır. Bu yüzden eserle karşılaşan dönem Fransız seyircisinin hoş görünümlü çiçekleri ve uzun, sivri, sert yapılı yaprakları ile bu ormangülü dalını son derece ilgi çekici bulduğu tahmin edilebilir.
Fantin-Latour eserini alışılageldik ölüdoğa (natürmort) tarzından (bknz. Altın Yaldızlı Kupa ile Ölüdoğa “Still Life with Gilt Cup” – Heda) oldukça farklı biçimde tasarlamıştır. Eserde çiçek dalı ne bir vazo içinde, ne de bir masa üzerinde yer alır. Geriplanda ise bir perde, pencere veya geriplanı dolduracak herhangi bir başka öge veya desen olmadığı görülür. Geriplanı yalnızca grimsi bej tonlarda ve gölgelenmiş bir bölge ile resmeden Fantin-Latour, eserinde yalnızca çiçek dalına odaklanmayı seçmiştir.
Bu sıradışı seçimin sebebi 19. Yüzyılda Fransız ressamların “Japon Baskısı” olarak adlandırılan eserlerden aldığı yoğun ilhamdır. “Ukiyo-e” ismindeki bu Japon resim baskı sanatı, Fransa’da Japonizm akımını tetiklemiş ve dönemin ünlü ressamları Degas, Manet, Monet, Toulouse-Lautrec ve Van Gogh’u derinden etkilemiştir. Ukiyo-e, 17-19. yüzyıllar arasında yaygın biçimde üretilmiş, bir sanaçı tarafından tasarlanan resmin ahşap kalıplar aracılığı ile kağıda baskı olarak aktarılması esasına dayanır. Japon baskıları Batı Sanatı’nda olduğu gibi derinlik ve ışık-gölge etkilerini ön plana çıkarmak yerine çizgiler ve desenler üzerine yoğunlaşan, çiçek motifleri ve doğadan alınan ilhamla üretilen eserlerden oluşur. Fantin-Latour’un eseri de benzer biçimde geriplanı göz ardı edip yalnızca ormangülü dalının dekoratif yapısına, çiçeklerin ve yaprakların desenli görünümüne vurgu yapmıştır.
Fantin-Latour ormangülü dalını çiçek açmanın her aşamasını ayrı ayrı içerecek biçimde tasarlamıştır. Sağ üstteki tomurcuklar orta kısımda dışı koyu pembe renkli yeni açmakta olan çiçeklere dönüşür. Sağ altta yeni açılmış tek bir pembe çiçekle başlayıp, yukarıda sağ üstte daha çoklu açılmış bir dala ve oradan da sol üstteki beyaz tonlarının hakimiyetindeki tam açılmış çiçeklere ulaşarak çiçeklenmenin bütün evreleri izlenebilir.
Pembe, beyaz ve yeşil tonlarından oluşan oldukça sınırlı bir renk paleti ile çalışmış olan ressam eserde çiçeklerin ve dalların incelikle tasarlanmış konumları ile ahenkli bir görünüm yaratmıştır. Bu çiçekli dal esere hakim olsa da ortamı fazlasıyla doldurmadan, dengeli bir düzenleme ile sunulmuştur. Ressam özellikle dalların, yaprakların ve çiçeklerin görünümüne odaklanmış; onları neredeyse bilimsel bir incelikle olabildiğince gerçekçi biçimde resmetmiştir. Özellikle koyu yeşil yapraklardan yansıyan parlak ışık hatları ressamın fotoğrafik ayrıntıları yansıtacak biçimde, ne denli özenli bir resimleme tekniği olduğunu ortaya koyar.
Gerçekçilik akımının gerçek hayattan görünümleri idealize etmeden yansıtma tarzına uygun görünen bu eser aslında dönemin ünlü gerçekçi ressamlarının eserleri ile pek de örtüşmez. Örneğin, Fantin-Latour’un yakın arkadaşı, gerçekçi akımın önderlerinden Manet’nin yöntemi oldukça farklıdır. Manet, yine bir ölüdoğa örneği olan Kuşkonmaz Demeti “A Bundle of Asparagus” isimli eserinde kuşkonmazların ve demetin altındaki yaprakların dokusunu hareketli ve dağınık fırça darbeleri ile betimlemiş, eserine ciddi ölçüde hareket katmıştır. Manet’nin bu tarz hareketli fırça dareleri daha sonraları İzlenimci akım için bir ilham kaynağı oluşturacak ve kendisinin de aynı grup içinde anılmasına sebep olacaktır.
Manet, Renoir, Bazille ve Monet gibi birçok İzlenimci ressamla arkadaş olan ve aynı sanat ortamını paylaşan Fantin-Latour sanatı söz konusu olduğunda bu İzlenimci grubun dışında tutulmuştur. Bunun sebebi Fantin-Latour’un eserlerinin daha çok dikkatlice düzenlenmiş kompozisyonlara, kontrollü ve ayrıntıya dönük fırça darbelerine sahip olmasıdır. Bu sebeple Fantin-Latour’un özellikle ölüdoğa eserleri çoğu zaman İzlenimci ve Gerçekçi ressamların bilhassa reddettiği Akademik tarza yakın bulunmuştur. Genel olarak bir Gerçekçi ressam olarak sanat tarihinde yer edinmiş olan Fantin-Latour, daha sonraları özellikle hayal ürünü konuları işleyen Simgeci eserlerle daha çok başarı elde etmiştir.
Hangi akıma dahil olduğu bir yana, Fantin-Latour’un eseri sade görünümü, özenli tasarımı, ayrıntılar üzerine yoğunlaşan yöntemi ve büyüleyici aydınlatması ile seyirciyi sakin, sessiz ve huzur dolu bir ortamda bu zarif çiçek dalını izlemeye davet eder.
Konum: Wallraf-Richartz Müzesi “Wallraf-Richartz Museum”, Köln
Tarih: 1874
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Gerçekçilik “Realism”