Blog

MAĞRİBİ KRALLARI YÖNETİMİNDEKİ GRANADA’DA YARGISIZ İNFAZ “SUMMARY EXECUTION UNDER THE MOORISH KINGS OF GRANADA” – REGNAULT

Fransız ressam Henri Regnault’nun eseri son derece vahşi bir ölüm sahnesi ile seyirciyi ilk bakışta şoke eder. Merdivenlerin aşağı seviyesinde yer alan kesik kafa ve çevreye saçılmış kan eserde ilk dikkati çeken ögelerdir. Hala canlıymış gibi açık gözlerle yukarıya, celladına doğru yönelen bakışlar eserdeki gerçeklik hissini pekiştirir. Kanlı başın hemen üzerinde yere yığılmış vücutta da hala hayatta kalmaya çabalarmış gibi görünen bir duruş vardır. Başı kesik bedenin yere dayanmış elin üzerinde bir an dirilip ayağa kalkıvereceğini hissederiz. Ressam korkunç biçimde kanlı bir tablo sunsa da en azından kesik boyun görüntüsünü kolların duruşu ile seyirciden gizleyerek idealize etmeyi tercih etmiştir.

Merdivenleri yukarı doğru takip ettikçe infaz edilen bedenin celladı yavaş yavaş belirir. Yere sağlam basan çıplak ayaklardan pembe kaftan boyunca yukarı yükselen bakışlar sonunda yerdeki kurbanına doğru kayıtsızca, bir miktar acıma, belki de bir miktar iğrenme ile bakan yüze erişir. Ayakta duran bu figürün bilinçli ve amaçlı biçimde bir infazı yerine getirdiği açıktır. Gerçekleştirdiği infaz sonrasında huzur içinde kılıcındaki kanı giysisine silerek temizlemektedir. Ayaktaki cellat figürünün sakin duruşundan söz konusu infaza hazırlıklı olduğunu; aksine aşağıda yer alan kıvranarak canını yitirmiş kurbanın ise tam tersine habersiz yakalandığını düşünebiliriz. Kesik kafanın cellada dönük hiddet dolu bakışları belki de bu beklenmedik durumun şaşkınlığından kaynaklıdır.

Eserden Ayrıntı No.1

Eserden Ayrıntı No.2

Regnault’nun iki figürü bu denli karşıt biçimde ve cellat figürünü ayakta güçlü göstermesi eserdeki güç farkını yansıtmak ve infazın korkunçluğunu vurgulamak içindir. Aynı zamanda aşağıdan yukarı bir bakış açısıyla resmedilen sahnede cellat gittikçe büyüyen ve daha da görkemli görünen bir portre çizer. Celladın pembe kaftanı gücünü ve ortamla uyumunu gösterircesine geriplanın turuncu tonları ile uyumlu iken kurbanın yeşil-siyah renklerdeki giysisi ortama zıt renkler içerir. Yeşil renk kırmızının zıt rengi olması sebebiyle kan dokusunun öne çıkmasına ve dikkat çekmesine de yardımcı olur.

Figürlerin siyahi tenleri, doğu işi giysileri ve geriplanın tasarımı olayın geçtiği zaman ve mekanın anlaşılmasına yardımcı olur. Eser, isminde de belirtildiği gibi İspanya’nın Granada kentinde geçmektedir. Eserin ismindeki Mağribi kelimesi Türkçe’de Kuzey Afrika’nın batısındaki ülkeleri (özellikle günümüzün Fas, Cezayir ve Tunus) kapsayan bölgeyi ifade etmek için kullanılmıştır. Bölge çoğunlukla Berberiler’in yaşadığı bir alandır. Genişlemiş ölçüleri ile İspanya’nın güneyi, Sicilya ve Malta’yı da kapsayan bu bölge 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar önce Emeviler ve Endülüs Emevileri, sonrasında da başka Müslüman halklar tarafından yönetilmiştir. Avrupa kültüründe bu bölgeye hakim Müslüman halka “Moors” (İspanyolca’da Moro) denmiştir. Bu isim yalnızca Berberiler’i değil, sonrasında Arapları ve Müslüman olan tüm halkları da kapsayan genel bi isime dönüşmüştür.

Eserin geriplanında görülen işlemeli, altın renklerindeki doğu işi mimari ayrıntılar Endülüs Emevileri döneminde yapılan, ressamın da bizzat bulunduğu El Hamra Sarayı’ndan alınmıştır.

Regnault 1868’te Fransız Sanat Akademisi’nin verdiği Prix De Rome ödülünü kazanmış ve devlet bursu ile İtalya ve İspanya’da sanat eğitimi almıştır. Granada’da bulunduğu dönemde yaptığı bu eserde Regnault bölgenin Mağribi Krallıklara dair hikayelerinden ilham almıştır. Bu tarz doğu işi (Oryantal) bir eserin bir Fransız ressam tarafından yapılmış olması aslında çok da şaşırtıcı değildir. Nitekim, Napolyon’un 18. Yüzyıl sonlarında Kuzey Afrika’ya yapmış olduğu açılım ve fetihler, Fransız halkının Doğu Medeniyeti’ne dair ilgisinin artmasına sebep olmuştur. Birçok ressam doğu ülkelerine seyahat edip gördüklerini eserlerine aktarıp bunları Paris’te sergilemiş ve moda haline gelen Oryantalizm akımına katkıda bulunmuştur (bknz. Büyük Odalık “Grand Odalisque” & Türk Hamamı “The Turkish Bath” – Ingres, Sardanapalus’un Ölümü “The Death of Sardanapalus” – Delacroix).

Dönem Fransızlarına göre doğu ülkelerinin halkları ve yaşayışı egzotik, tutkulu, asil ama aynı zamanda da vahşi ve zalimdir. Bu bakış açısının da etkisiyle Regnault’nun eserinde vahşice katledilen bir adam görürüz. Celladı onu gafil avlamıştır ve eserin adında da açıkça belirtildiği gibi yargısızca infaz etmiştir. Bu medeniyet dışı infaz, Fransızların (ve Dönem Avrupasının) sıradışı biçimde ilginç ve belki de çekici bulduğu Doğu Medeniyetinin bekledikleri şekilde gösterilmiş bir portresidir.

Konum: Orsay Müzesi “Musée d’Orsay”, Paris
Tarih: 1870
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Akademizm / Oryantalizm “Academic Art / Orientalism”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!