Blog

MADAM POMPADOUR’UN PORTRESİ “THE PORTRAIT OF MADAME DE POMPADOUR” – BOUCHER

Gösterişli ve fazlasıyla süslü yeşil elbisesiyle Boucher’in eserine modellik yapmış olan bu kadın, Fransız Kralı XV. Louis’nin metreslerinden biri Madam Pompadour’dur (Fr.Madame de Pompadour). Gerçek adı Jeanne-Antoinette Poisson olan Madam Pompadour, asil bir aileden gelmemesine rağmen kraliyet yaşamına dahil olmuş, sarayda ve kralın hayatında önemli yer elde edinip sonradan asalet almış ve ülkenin yöntemini etkilemiştir. Kendisi aynı zamanda Rokoko akımının Fransa’da yerleşmesinde önemli rol oynamıştır.

Dönem Fransa’sında kralların metreslerinin olması tıpkı birçok başka kültürde olduğu gibi sıradışı değildi. Kralın çok sayıda metrese sahip olması güç göstergesi sayılır veya prestij sağlarken, çoğu zaman kralın kadın düşkünlüğünden de kaynaklanabilmekteydi. Kraliçenin veliaht/lar sunabilmek amacıyla çok kez hamile kalmış olması ve bu yüzünden kral ile birlikte olmayı reddetmesi bile kralın metreslere yönelmesinin sebeplerinden biri olabilirdi.

Kralın metresleri çoğu zaman konumlarına bağlı olarak resmi ünvan, sarayda yaşam alanı, mal-mülk ve mevki kazanan, hatta bazen ülke yönetimini etkileyen şahsiyetlere bile dönüşebilmekteydiler. Kadınların haklara ve özgürlüklere sahip olmadığı bu dönemlerde bir kralın metresi olmak birçok kadının kişisel amaçlarına ulaşabilmek için kullandığı bir yol da olabilmekteydi.

Güçlü ve ihtişamlı Fransız Kralı XIV. Louis’nin (bknz. XIV. Louis’nin Portresi “The Portrait of Louis XIV” – Rigaud) aksine oğlu XV. Louis son derece mütevazı idi. Kadınlara düşkünlüğü ile bilinen XV. Louis yalnızca onu çok seven metreslerinin kendisine gerçekleri söylediğine inanır ve dolayısıyla da onların kendisini yönlendirmesine izin verirdi. Bu yaklaşım, Fransız Krallığı’nın ciddi ölçüde finansal sıkıntılara maruz kalıp zayıflamasına neden olmuştur.

Kral’ın metreslerinden en itibarlı ve etkileyici olanı Madam Pompadour idi. Kralın duygularını tam anlamıyla algılayabilen kişi olarak ön plana çıkan Madam Pompadour, Kral’ı melankolik ruh halinden kurtarabilmek adına eğlenceler, tiyatrolar ve şölenler düzenlerdi. Birçok başka metresin aksine, Pompadour, kraliçe ile de iyi geçinip onun da desteğini kazanmış, sarayda kralın başvekili olmuş ve politik olarak ülkeyi yönlendirmeye başlamıştı. Kral ile oldukça karmaşık bir ilişki yürüten Pompadour, saraya yerleşmesinden 6 yıl sonra kralın yatağını paylaşmayı reddetmiş, fakat, kralın kendisine aşırı düşkünlüğü sebebiyle sarayda statüsünü korumuş ve kralın ”küçük-metres” (Petite metresse) denilen başka düşük seviyede metreslerini bile kendisi seçip yönetmiştir.

Madam Pompadour’un saraydaki etkisi yalnızca politika ile sınırlı olmamıştır. Özellikle mimari, edebiyat ve tasarım ile ilgilenen Madam Pompadour Fransa’da yepyeni bir sanatsal dönem olan Rokoko’nun başlamasına önderlik etmiştir. Nattier, Boucher, Réveillon ve Drouais gibi çok sayıda ressam ve heykeltıraşın saray tarafından görevlendirilmesine ön ayak olan Pompadour, onlardan sipariş ettiği eserler ile dönem sanatını ciddi ölçüde etkilemiştir. Aynı zamanda saray mobilyaları ve dekorasyonunun sıklıkla değişmesinden hoşlanan Pompadour, sipariş ettiği mimari detaylar, porselenler ve sanat eserleri ile Rokoko’nun yeni bir düzen olarak önce Fransa’ya ardından da Avrupa’ya yayılmasına neden olmuştur. Rokoko’nun fazlasıyla süslü, ayrıntılı ve pastel tonlardaki görünümü bu tarzın özellikle ”kadınsı” addedilmesini de sağlamıştır.

Boucher’in çok sayıdaki Madam Pompadour portrelerinden bir olan bu eserde Madam’ın özel odasında bir kanepede uzandığı görülür. Üzerindeki güller, tüller ve kurdelelerle süslü turkuvaz renkli ihtişamlı elbisesi inci takıları ve işlemeli ayakkabıları ile tamamlanmıştır. Bu gösterişli giyim tarzının dönemin en üst düzeydeki moda zevkini yansıtıyor oluşu şüphesizdir. İpeksi karbeyaz teni pembe allıkla renklendirilmiş, saçları ise Rokoko döneminin klasiği olan pudralı kabarık beyaz perukla kapatılmak yerine zarif bir tarzda toplanmıştır.

Pompadour’un seçkin görünümü odasındaki dekoratif ayrıntılarla perçinlenmiştir. Desenli duvar kağıdı, görkemli kumaş perdeler ve zarif tasarımlı yazı masasının yanı sıra Madam Pompadour’un hemen arkasındaki işlemeli çerçeveli ayna seyircinin doğrudan göremediği genişçe bir kitaplığı da yansıtır. Rokoko işi bir tasarıma sahip kitaplığın üzerindeki saat aşkın simgesi ve Rokoko’nun sembolü olan kanatlı bir bebekle (Cupid/Putti) dekore edilmiştir. Aynadan bir kitap koleksiyonu görünümünün yansıtılmasının ana sebebi Pompadour’un edebiyata ne denli düşkün olduğunu vurgulamak ve kültür seviyesinin yüksekliği öne çıkarmaktır. Benzer şekilde Madam’ın elinde açık bulunan, okunmaktan sayfaları yıpranmış kitap da yine aynı amaca hizmet etmektedir. Pompadour’un kültürel seçkinliği öne çıkaran diğer ayrıntılar da yazı masasında yer alır. Masada görülen mektup, mürekkep, telek, damga ve mühür Pompadour’un saraydaki politik önemine ve yazın hayatına olan düşkünlüğüne gönderme yapar. Aynı zamanda eserin sol alt kısmında yerde görülen görülen müzik notaları içeren sayfalar ve kalemler müziğe ve bestelemeye olan ilgisini de gösterir.

Eserin sol kısmında görülen siyah minik köpek Madam Pompadour’un köpeği Rosy’dir. Sadakat anlamına gelen köpek figürü Pompadour’un krala olan bağlılığını da simgeler.

Ressam Boucher, Madam Pompadour’un portresini yaparken kendisini özellikle idealize veya karikatürize etmeye çalışmamıştır. Madam etkileyici ve hatta flört eder gibi seyirciye doğrudan bakmak yerine, sakin ve kendine güvenir biçimde uzaklara bakar biçimde resmedilmiştir. Bu da figürün asil ve seçkin görünmesine ciddi ölçüde katkıda bulunmaktadır.

Konum: Alte Pinakothek, Münih
Tarih: 1942
Dönem: 18. Yüzyıl
Akım: Rokoko “Rococo”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!