YILAN OYNATICISI “THE SNAKE CHARMER” – ROUSSEAU
19. Yüzyıl Fransasında ilkel yaşayışlara ve halklara duyulan ilgi ressamları, özellikle de Rousseau’yu, seyirciye “egzotik” gelecek görünümler resmetmeye sevk etmiştir. İlkelcilik akımının oluşmasını da destekleyen bu egzotizm yönelişi Rousseau’nun eserlerinde doğanın, bitki ve hayvanların ve ilkel yaşayışlı insanların betimlenmesi şeklinde karşımıza çıkar (bknz. Tropik Fırtınadaki Kaplan “Tiger in a Tropic Storm” – Rousseau).
Rousseau, söz konusu eserinde de tropik bir cengel görünümü betimlemeyi seçmiştir. Arkaplandaki ırmak ve gökyüzünün önünde kalabalık ve karanlık bitki örtüsü dikkat çekicidir. Esere ismini veren yılan oynatıcısı odak noktasında yer alan karanlık renkli figürdür. Çıplak zenci bir yerli kadın olarak resmedilmiş yılan oynatıcısının yalnızca vücut hatları silüet olarak gözlemlenebilir. Elleri arasında tuttuğu ahşap flüt, figürün gözleri ve göğüsleri de dikkatlice incelendiğinde fark edilir. Uzun siah saçları diz kapaklarına kadar uzanan bu egzotik yılan oynatıcısı flütü ile çevresindeki yılanları harekete geçirmiştir. Biri boynuna dolanmış olan yılana çevresinde sürünen ve ağaçlardan sarkan diğer yılanlar eşlik eder. Bir “cennet bahçesinde Havva” çağrışımı yapan bu figür, vahşi doğayı büyüleyen ve onun gücünden korkmayan bir insan olarak yansıtılmıştır.
Eserdeki büyüleme hissi birçok başka ayrıntı ile desteklenir. Gökyüzündeki dolunay gümüşi ışığı ile ortamı aydınlatırken esrarengiz bir hava da katar. Sol taraftaki flamingo tıpkı yılanlar gibi oynatıcının müziği ile büyülenmiş biçimde durmaktadır. Öte yandan su üzerindeki yatay dalgalar resmin düşsel atmosferine katkıda bulunur.
Eserin büyük kısmını kaplayan karanlık orman görünümü birçok farklı türde ağaç ve bitkinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuştur. Özellikle Rousseau’nun tipik katmanlar halinde boyama tekniği bu bitkilerde dikkati çeker. En arkadaki nesneleri önce boyayıp, boya kuruduktan sonra bir kademe öndeki nesneleri boyayan ressam, bu teknik ile nesneleri birbirinin üzerine yerleştirerek bir derinlik oluşturmuştur. Eserin tamamına bakıldığında bir çizgisel perspektif kullanılmadığı görülse de, bu katmanlı boyama tekniği seyircide bir derinlik algısı oluşturmayı başarmaktadır.
Rousseau’nun bu denli incelikli bitki tasarımlarını eserlerinde yansıtabilmesinin sebebi bu bitkileri yaşadıkları egzotik ortamlarda görmüş olması değildir. Aksine, ressam, ömrü boyunca Fransa’nın dışına hiç çıkmamıştır. Günlerini Paris’teki Jardin des Plantes isimli botanik bahçesinde geçiren ressamın eserlerindeki incelikli bitki görünümleri kopyalama sureti ile oluşturduğu düşünülmektedir.
Rousseau çoğu zaman hiçbir akademik eğitim almadığı veya çocuksu, basit tablolar yaptığı gerekçeleri ile ağır biçimde eleştirilmiştir. Fakat, eserlerindeki ritmik formların dengesi ve parlak renklerin uyumu aslında ne denli incelikli planlandıklarına işaret eder. Rousseau, sade görünümler ile etkili düşsel ortamlar yaratmayı başarmış ve seyirciyi cezbeden başyapıtlar ortaya koymuştur.
Konum: Orsay Müzesi “Musée d’Orsay”, Paris
Tarih: 1907
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Ard-İzlenimcilik “Post-Impressionism”