LOUVECIENNES’DA KAR “SNOW AT LOUVECIENNES” – SISLEY
Işığın görsel etkilerini yansıtmayı amaçlayan İzlenimcilik, bu amacı farklı biçimlerde gerçekleştiren ressamlar tarafından geliştirilmiştir. Monet, ışığın nesneler üzerindeki anlık etkilerini resmederken (bknz. Nilüferler “Water Lilies” – Monet), Pissarro ışığın doğa görünümleri üzerindeki etkilerini (bknz. Bir Kış Sabahı Montmartre Bulvarı “The Boulevard Montmartre on a Winter Morning” – Pissarro) ve işçi sınıfına dair görünümleri İzlenimci yöntemle resmetmiştir. Bir diğer İzlenimci ressam olan İngiliz asıllı Sisley ise, hayatının tamamını açık havada yapılmış “en plein air” (bknz. Le Moulin de la Galette’te Dans “Dance at Le Moulin de la Galette” – Renoir) peyzajlara adamıştır. Peyzaj Sisley’nin İzlenimci arzularını tamamıyla doyuran etkili bir konu olmuştur.
Sisley’nin peyzajları – hayatının yoksunluklarının da etkisiyle – özellikle kırsal yaşamın dinginliğini yansıtan huzur dolu görünümler sunar. Kendinden önce gelen peyzaj ressamlarının görkemli eserlerine rağmen Sisley’nin eserleri incelikli bir sadelik ve sınırlılıkla resmedilmiştir.
Şiirsel bir yorumla betimlenmeye son derece açık olan kar manzaraları, özellikle kar üzerinde gün ışığının etkilerini göstermeyi seven İzlenimci ressamların yoğunlukla ilgisini çekmiştir. Sisley için ise “kar altındaki kırsal bölge” teması özellikle ilgi çekicidir, çünkü ressam, yalnızlığa meyilli kişisel tabiatını kar manzaralarındaki hüzün ve ıssızlık hissi ile birleştirmiş ve iç dünyasını seyirciye yansıtma fırsatı bulmuştur.
Paris’in banliyölerinden birinde yer alan Louveciennes özellikle dönemin İzlenimci sanatçılarının şehir yaşantısından kaçmak, doğada huzur bulmak ve İzlenimci peyzajlarına ilham verecek görünümler yakalamak için yoğunlukla ziyaret edip, yerleştikleri bir kasabadır.
Eserde Louvecinnes’da yoğun kar yağışı sonrasında ortaya çıkan manzara seyirciye sunulmuştur. Kar muhtemelen kısa süre önce yağmıştır ve yüzey bütünlüğünü korumaktadır. Ön plandaki pürüzsüz kar yüzeyi görünümü ayak izleri ile bozulmamıştır. Bu görünüm seyirciye pamuksu, ipeksi bir yüzey çağrışımı yapar. Duvar ve çit arasındaki yolun ileride yine bir duvar ile çıkmaza bağlandığı görülür. Bu sınırın ötesinde Louveciennes’dan birkaç bina dikkati çeker, ve ufka doğru ilerledikçe karla kaplı manzara gökyüzünün grili beyazlı görünümü ile tamamen bütünleşip kaybolur. Seyircinin gözleri önündeki dünya tamamen beyazla kaplıdır ve sessizdir. Beyazlar içindeki bu büyüleyici görünüm içinde yalnızca birkaç düşey öge seyirciyi gerçek yaşama bağlar. Bunlar sağdaki duvar, soldaki çit ve ağaç, geriplandaki yapılar, ağaçlar ve yolun ilerisinde görünen insan silüetidir.
Doğanın bu huzur dolu atmosferi içindeki insan silüeti de sanki bu huzurun ta içine doğru ilerlemekte ve karlar içinde kaybolmaktadır. Tek başına bu silüet eserdeki yalnızlık, gizem ve dinginlik ve havasına büyük ölçüde katkıda bulunur. Sisley’nin yalnızlığı seven ruh hali de bir kez daha vurgulanmış olur.
Sisley’nin kar manzaralarını özellikle sevmesinin bir nedeni de kar görünümünün gün ışığının farklı tonlarını yansıtma imkanı sağlamasıdır. Beyaz karın üzerinde değişen gün ışığının farklı tonlarını inceleyip resmederek İzlenimci tekniğini geliştiren ressam, renk tonları arasında hoş bir ahenk ve görsel uyum da yakalamayı becerir. Eserde de Sisley’nin bembeyaz bir örtü yerine özellikle mavi ve gri tonları yansıtan karmaşık desenli bir kar örtüsü resmetmiş olması dikkat çekicidir.
Karla kaplı zemin yüzeyinin yanı sıra eserin genelinde İzlenimciler’in etkili biçimde kullandığı kısa ve titrek fırça darbelerinin izleri görülür. Özellikle soldaki çitin ahşap yüzeyinde, sağdaki duvarın taşlarla örülü deseninde ve ağaç dallarının karla kaplı ince dallarında bu görsel etkili çarpıcıdır. Sisley eserde ayrıca perspektife dair de bir çalışma sunar. Çit ve duvarla sınırlanmış yolun uzakta bir kaçış noktasında doğru daraldığı görülür.
Konum: Orsya Müzesi “Musée d’Orsay”, Paris
Tarih: 1878
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: İzlenimcilik “Impressionism”