FÉLIX FÉNÉON’UN PORTRESİ “THE PORTRAIT OF FÉLIX FÉNÉON” – SIGNAC
Yeni İzlenimcilik olarak adlandırılan akımın ünlü Fransız ressamlarından Signac, sanat yaşamının ilk yıllarında önce İzlenimci sanatın (bknz. Gelincikler “Poppies” – Monet, Nilüferler “Waterlilies” – Monet, Bir Kış Sabahı Montmartre Bulvarı “The Boulevard Montmartre on a Winter Morning” – Pissarro ve Le Moulin de la Galette’te Dans “Dance at Le Moulin de la Galette” – Renoir) etkisinde eserler üretmesine rağmen, ünlü Fransız ressam Seurat ile tanıştıktan sonra onun tarzından ve çalışma yönteminden etkilenmiş ve tarzını değiştirmiştir. İzlenimcilerin geniş fırça darbelerinden oluşan bulanık görünümlü tarzı yerine Seurat’nın üzerinde çalıştığı kısa ve net fırça darbeleri ile yapılan noktaların yanyana gelerek renk bölgeleri oluşturduğu Noktacılık “Pointillism” akımının (bknz. Asnières’de Yıkananlar “Bathers at Asnières” ve La Grande Jatte Adası’nda bir Pazar Öğleden Sonrası “A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte” – Seurat) etkisinde kalmış ve akımın gelişmesinde büyük rol oynamıştır.
Noktacı ressamlar eserlerinde genelde günlük yaşamdan sahneler, peyzaj, gölde yıkananlar ve parkta insanlar gibi konuları işlemiş olsa da Signac bu eserinde konu düzeninin tamamen dışına çıkarak bir portre tasarlamış ve hatta oldukça da sıradışı biçimde sanki bir 20.yüzyıl renkli baskısını çağrıştıracak öncü bir tasarım oluşturmuştur. Signac bu portre çalışması için yakın arkadaşı Félix Fénéon’u model olarak kullanmıştır.
Félix Fénéon Paris’te yaşamış, sanat taciri, kolleksiyoncu, küratör, politik aktivist, eleştirmen gibi çeşitli sosyal kimliklere sahip bir kişidir. Yeni-İzlenimcilik isminin belirlenmesinde önemli rol oynayan Fénéon, aynı zamanda bilim ve Japon baskıları gibi konularda Signac’la benzer ilgi alanlarına sahiptir.
Eserde Fénéon’un dönemin modasına uygun sarı-kahverengi bir palto içinde resmedildiği ve tipik yüz özelliklerinin, saçının ve sivri keçi sakalının gerçeğe uygun biçimde resmedildiği görülür. Fénéon’un yine dönemin özelliklerini yansıtan elindeki silindir şapkası, eldivenleri ve bastonu onun sanki bir sihirbazmış gibi görünmesini sağlar. Bu görünüm geriplandaki renkli fon ile birleştiğinde sihirli bir ortam hissi uyandırır.
Geriplandaki renkli dilimlerden oluşmuş dönen rüzgargülü şekli, modelin sabit duruşuna tezat oluşturur. Hareket ettikçe sürekli renkleri değişen bir çiçek dürbünü “kaleidoscope” gibi görünen bu geriplan aslında ressamın üzerinde çalıştığı renkler, renklerin uyumu, farklı noktalama teknikleri ile değişik tonların elde edilmesi gibi bilimsel çalışmalarının sonucudur. Renkli dilimler içindeki bazı semboller – çiçek taçyapraklarından oluşan desen, deniz dalgaları gibi görünen desen, küreler – kimono desenlerini çağrıştırır ve hem Félix Fénéon’un hem de Signac’ın ortak zevklerinden biri olan Japon baskılarını akla getirir. Öte yandan güneş sistemi gösterimli dilim ve Amerikan bayrağını anımsatan yıldızlar yine Fénéon’un ilgi alanlarına gönderme yapar.
Geriplandaki bu rengarenk dilimli görüntü dönemin ünlü optik bilimcisi Charles Henry’nin o yıllarda yayımlandığı renk çarkını anımsatır. Rengarenk dilimler sanki sola doğru dönermiş gibi görünür ve önplandaki Félix Fénéon’u içine çekecekmiş gibi bir girdap oluşturur. Bu dinamik görünümün önündeki Fénéon ise oldukça katı bir pozda durmakta ve sol tarafa elindeki beyaz siklamen çiçeğini uzatmaktadır. Sanki bir sihirbaz gibi görünen Fénéon, şapkasından bu çiçeği çıkarıvermiş gibidir. Siklamen çiçeğinin yapraklarının görüntüsü gerisindeki yeşil-kırmızı renkli dalgalı dilimin dalgalarını yansıtır.
Modelin pozunun ne anlama geldiği tam olarak belli olmasa da ressamın geriplandaki dinamizmi dengeleme amaçlı oluşturduğu düşünülebilir. Aynı zamanda bu hareket seyircinin dikkatini dönen renklerin merkezinden eserin solunda çiçeğin uzatıldığı görünmeyen bir figüre doğru kaydırır.
Eserin farklı bölgeleri ayrı ayrı incelendiğinde ressamın ne denli farklı renkleri, farklı oranlarda noktalar halinde yanyana kullanarak ne denli değişik tonlar ve gölgeler yakalamış olduğu görülebilir. Noktacılık’ın bu sıradışı tekniğini son derece etkili kullanmış olan Signac, arkadaşı Félix Fénéon’u seyirciye baş döndürücü ve çarpıcı bir gerçekdışı ortamda sunar.
Konum: Modern Sanat Müzesi “Museum of Modern Art (MoMA)”, New York
Tarih: 1890
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Yeni-İzlenimcilik “Neo-Impressionism”