XIV. LOUIS “LOUIS XIV” – RIGAUD
17. Yüzyılın ortasında Avrupa’nın en büyük ve en güçlü krallığı olarak yükselen Fransa, Kral XIV. Louis’nin mutlak monarşisi ile yönetilmekte idi. Gücünü ve haklarını Tanrı’dan alan kral ülke yönetiminde tüm yetkilerinde kendisinde topluyor, herhangi bir anayasal kısıtlamaya maruz kalmıyor ve kendini “devlet” olan kabul ediyordu. Bu sayede gücünü ve meşruiyetini koruyan XIV. Louis, ihtişamını arttırmak için bir kraliyet ailesine göre oldukça küçük (!) sayılabilecek olan Versailles Sarayı’nı genişletip devasa ölçülerde görkemli bir Barok ve Klasik tasarımla bezenmiş bir saraya çevirmiş ve kendini bir Roma İmparatoru gibi görmüştü. Baş saray ressamı olarak atadığı Rigaud’ya portresini de yaptıran Kral’ın amacı sadece görselliğini kalıcı kılmak değil, aynı zamanda mutlak gücüne de vurgu yapmaktı.
Gerçeğe uygun boyutlarda resmedilmiş portresinde XIV. Louis, sarayının içinde kraliyetini ve gücünü temsil eden objeler ve desenler içinde yer almaktadır. İlk bakışta ünlü Flaman ressam Van Dyck’ın yapıtı İngiliz Kralı 1. Charles’ın portresini çağrıştıran eser, tıpkı Charles gibi bir elinden destek alan, diğer elini beline koymuş ve hafifçe seyirciye dönmüş özgüven içinde bakan kralı betimler.
Eserdeki her bir ayrıntı XIV. Louis’nin egemenliğini, asaletini ve sonsuz otoritesini simgelemek için tasarlanmıştır. Bir kraldan beklenen incelikte işlemeli ve dantelli bir iç gömleği ile görünen kralın üzerinde kraliyet arması olan süsen çiçeğinin (Fleur-de-lis) altın desenleri ile bezeli lacivert kadifeden taçlandırma töreni kıyafeti bulunur. Bu kıfayetin ihtişamı, yerlere kadar uzanan geniş ölçüleri ve içini kaplayan siyah benekli beyaz samur kürkü ile ortaya konmuştur. Giysi ile aynı desende olduğu görülen sağ arkada yer alan taht ve solda yer alan sehpa, kralın “kraliyet” konumunu pekiştirir. Bir elinde kraliyet asasını tutan 14. Louis, asanın dokunduğu sehpanın üzerindeki tacına da dikkat çekmiş ve asaletini vurgulamış olur. Kralın beline asılmış olan altın renkli ve taşlarla süslü kılıç kralın askeri yönünü ve gücünü vurgulamaya yöneliktir.
Louis’nin arkasındaki tahtın üzerini kaplayan nakışlı perde ve merdivenleri kaplayan ışıltılı desenlere sahip halı, krala layık gösterişli bir atmosfer yaratır. Öte yandan arkaplandaki altın varaklı bir kaideye oturan geniş kolon, kraliyetin sağlamlığını çağrıştırırken klasik mimariye dair de bir görünüm yaratır.
Louis’nin pozu, tıpkı Charles’ınki gibi, seyirciye yukarıdan bakar şekilde ve son derece heybetlidir. Oysa her iki kral da portrelerinde görüldüğünden çok daha kısa ve gösterişsizdirler. Fakat, hem Rigaud, hem de Van Dyck, eserlerinde uyguladıkları çeşitli tasarım yöntemleri ile gerçekçiliği belirli noktalarda görmezden gelip, idealize ettikleri kralları olduklarından daha ihtişamlı göstermeyi başarmışlardır.
Eserin yapıldığı tarihte 63 yaşında olan XIV. Louis, eserde idealize edilip kabarık ve incelikli bir peruk ile resmedilmiştir. Omuzlarından aşağı dökülen gür ve etkileyici görünümdeki simsiyah saçları ile kralın 63 yaşına tezat bir görünüm oluşturduğu aşikardır. Gerçekçi görünümden belirli noktalarda taviz veren ressam yine de Louis’nin yüzündeki karakteristik kaşları, burnu ve içeri doğru çökmüş ağzı gerçekçi bir görünümde resmetmiştir. Bu gerçekçiliğe rağmen ressamın üstün yeteneği sayesinde kralın yüz hatları karakterini ve konumunu da seyirciye başarı ile aktarır. Mesafeli yüz ifadesinden kralın ulaşılamaz konumu tahmin edilirken, yaşlanmış yüzünden yaşlılığın getirdği ağırbaşlılıkla birlikte sıkıca kapanmış dudaklarından kararlılık, keskin gözlerinden katılık, ince burnundan ise bir tahammülsüzlük hissi seyirciye sunulmuştur.
Eserin en dikkat çekici yanı olan kralın uzun ve şekilli bacakları aynı zamanda kralın en çok övündüğü ve gösterişle sergilediği kısmıdır. Gençliğinde balet olarak dans etmiş olan kralın güzel görünüşlü dansçı bacaklarını sergilemek istemesi doğaldır. Yüzünün yaşlı görünümüne zıt biçimde sağlıklı ve güçlü bir betimlemeyle sunulan bacaklar kralın gücüne dair simgelerdir ve atletik geçmişini hatırlatır. Kralın aykalarındaki yüksek topuklu ayakkabılar kralın ihtişamlı giysilerini bütünlerken, bir yandan da kendisine birkaç cm’lik boy ölçüsü kazandırır.
Rigaud, kralı hem idealize eden, hem de gerçekçi nitelikleri ile yansıtan göz kamaştırıcı bir eser ortaya koymuştur. Bu etkili özelliklere sahip tablo, sarayda kralın olmadığı durumlarda kendisinin yerine geçmesi için bile kullanılmış ve ortamdakilerden krala gösterdikleri aynı saygıyı tabloya göstermeleri beklenmiştir.
Konum: Louvre Müzesi, Musée du Louvre, Paris
Tarih: 1701
Dönem: Barok
Alt Grup: Fransız Barok “French Baroque”