Blog

PIETÀ – GIOVANNI BELLINI

İtalyanca “merhamet, şevkat” anlamlarına gelen Pietà kelimesi Hristiyanlık inancında özel bir kavramı temsil eder. Pietà çarmıhtan indirilmiş İsa’nın cansız bedenini kucaklamış Meryem’in görüntüsüdür. Pietà aslında bir vedalaşma sahnesidir, acı içinde bir annenin öldürülmüş oğlunun kanlar içinde bedenini son bir kez kucaklayışı, ona olan sevgi ve şevkatini son bir kez gösterişi, yas tutması ve onunla bütünleşmesidir.

Pietà, hem İtalyan Rönesansı’nda hem de Kuzey Rönesansı’nda oldukça yaygın biçimde işlenmiştir. Dünyanın en popüler Pietà sahnelerinden biri Michelangelo’nun heykeltıraşlığı ile vücut bulmuştur.

Pietà – Michelangelo (1498-1499)

Venedik Rönesansı’nın en büyük ressamlarından biri sayılan Givonanni Bellini ise konuya kendine dair etkili ve canlı bir yorum getirmiştir. Eserde bir kaya parçasına oturmuş Meryem kucağındaki cansız oğlu ile resmedilmiştir. Meryem acı içinde bir yandan oğlunun boynu ve dizlerinden tutarak onu kucaklamaya çalışırken bir yandan da acı içinde vücudundaki yaralara (Stigmata) bakmaktadır. Keder içindeki anne, oğlunun vahşice öldürülüşü sonrasında dirayetini koruyan bir görünüm çizse de kırılgan bir duruşla bir annenin oğluna son vedasını seyirciye gösterir.

Meryem klasik betimlemelere yakın biçimde mavi-kırmızı harmanisi içinde resmedilmiş, İsa ise beline sarılmış beyaz kumaş parçası ve başındaki dikenli tacı ile, çelimsiz ve yorgun bir bedende gösterilmiştir. Michelangelo’nun Meryem’i son derece pürüzsüz ve genç bir yüze sahiptir, çünkü Michelangelo MEryem’in günahlardan arınmış, tertemiz bir insan oluşunun yüzündeki hoş yansımasını göstermek istemiştir. Fakat Bellini’nin bunun tersini yapmış ve Meryem’i yaşlanmış ve çökmüş bir yüzle gösterip gerçekçi ve dokunaklı bir portre çizmek istemiştir.

Eserin büyük çoğunluğunu kaplayan iki figür seyircinin  geriplandan çok figürlere yönelmesini ve bu acı dolu sahneye yoğunlaşmasını, çarmıha gerilmenin korkunç gerçeği ile yüzleşmesini, İsa’nın insanlığı günahlarından arındırmak için kendi feda edişini hatırlamasını sağlar. Bütün bunların yanında eserin en çarpıcı yanı, geriplan hikayesini bilmeyen bir seyirciye bile hüzünlü bir anne-oğul sahnesi çizebilmesidir.

Meryem’in yaşlanmış yüz hatları eserdeki hüznü güçlendirici bir etki yaratır. Aşağı doğru genişleyen Meryem’in giysisi oğlunu sarıp sarmalar ve yukarı doğru yükselen bir piramit gibi koruyucu bir sağlam yapı oluşturur.

Geriplandaki görünüm beklenildiği gibi İsa’nın çarmıha gerildiği Kudüs’e değil, Bellini’nin aşina olduğu Venedik civarına aittir. Venedik tipi yapılardan oluşan geriplandaki şehir görüntüsünde Vicenza kulesi ve Ravenna’daki Santa Apollinare Nuovo’nun çan kulesi görünür.

Önplandaki toprak parçasında ve arkadaki çalılıklar arasında görülen bitkiler simgeledikleri anlamlarla esere değer katar. Karahindiba, acı bir bitki olması sebebiyle İsa’nın çilesini ve kederini, devedikeni İsa’nın fiziksel acısını, menekşeler tevazuyu, ve beyaz renkli sarmaşık çiçekleri ise kusursuz doğruluğu simgeler.

Sol tarafta görülen kesik meşe ağacı Cennet Bahçesi’nde yetişen Bilgi Ağacı’nı temsil eder. İşlenmiş İlk Günah’tan (bknz. Ağıt “Lamentation” – GiottoAdem ve Havva “Adam and Eve” – Dürerİlk Günah ve Cennetten Kovuluş “The Fall of Man and Expulsion from Heaven” – Michelangelo) dolayı kesiktir. Kenarından çıkan tek bir yapraklı dal, İsa’nın insanların günahları uğruna kurban edilmesi sayesinde yeniden umut olduğunu gösterir.

Konum: Accademia Galerisi “Gallerie dell’Accademia”, Venedik
Tarih: 1505 civarı
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Venedik Rönesansı “Venetian Renaissance”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!