Blog

KABUS “THE NIGHTMARE” – FUSELI

Fuseli’nin ilk bakışta kolayca anlaşılamayan bu eseri, içindeki tuhaf görüntüler, gizemli atmosferi, karanlık ve ürkütücü görünümü ile seyirci üzerinde güçlü bir etki bırakır.

Eserde bir yatağın üzerine uzanmış bir kadın görünür. Uyuduğu tahmin edilen kadın daha çok yatağın dışına doğru baygın halde sarkmaktadır ve ciddi bir yaşam belirtisi göstermez. Kadının karnının üstüne oturmuş sevimsiz görünümlü bir yaratık öfkeli bir suratla seyirciye doğru bakmaktadır. Yatağın arkasından sarkan kırmızı kadife perdelerin arasından siyah bir at başı görünür. Havalanmış yelesi ve bembeyaz gözleri ile bu at, çıldırmış ve kontrolden çıkmış gibi korkunç bir görünüm sergiler.

Bu tuhaf sembollerle dolu eser, ismi dikkate alındığında daha açıklanabilir bir hale bürünür. Eser, uyurken bir kabus gören kadını anlatır. Fakat, bu yalnızca uyuyan kadının değil, aynı zamanda görülen kabusunda da resmidir. Kadının üzerinde oturan çirkin yaratık aslında kabusun asıl kaynağı olan iblistir ve kendisini bir “karabasan” olarak adlandırmak mümkündür. Kadının sırt üstü yatış pozisyonu eski inanışlara göre karabasan görmeye sebep olur.

Fuseli’nin çağdaşları tarafından kabusların atlar ve karabasan ile ilişkilendirilmesi gayet normaldir. Nitekim, Germen hikayelerinden yola çıkan inanışlara göre cadılar ve iblisler gece tek başına yatan insanlara kabuslarında sahip olabilirler. Cadılar veya atlar tarafından ziyaret edilen erkeklerin ve iblisler ile cinsel birlikteliklere maruz kalan kadınların hikayeleri en yaygınlarıdır. Bu inanışlardan yola çıkarak ressamın eserde bir at kullanmış olması olasıdır. Çoğu zaman İngilizce adı “nightmare” olan kabusun kökeninde de at (kısrak) “mare” kelimesinin yattığı düşünülse de, özünde nightmare İskandinav Mitolojisi’nde uyuyanlara işkence edip onları boğan bir ruhun ismi olan “mara”dan gelmektedir. Fuseli, bu farklı anlamları ve inanışları eserindeki sembollerde kullanıp kabusa ve karabasana dair çağrışımlar üretmeye çalışmıştır.

Fuseli eserinde karanlık-aydınlık zıtlığı (chiaroscuro) yaratarak, kadının açık teni ve beyaz bedenini, geriplandaki koyu tonların önüne çıkarmış ve çarpıcı bir etki yaratmıştır. Eserde görülen yatak odası döneminin revaçta olan şıklığı ile uyumlu mobilyalar ve örtüler içerir. Yatağın başında görülen küçük sehpanın üzerindeki kitap, ayna ve bir takım minik şişeler gizemli bir hava yaratırken, bir yandan da şişelerde yer alması mümkün olan uyuşturucu ve zevk verici maddelere dair soru işareti yaratır.

Ressamın neden böyle bir eser ortaya koyduğu tam olarak bilinmese de eser, çoğu zaman Fuseli’nin bastırılmış cinselliğini ortaya koyma çabası olarak yorumlanmıştır. Bir arkadaşının yeğenine delicesine aşık olan Fuseli, evlenme teklifinin reddedilmesi üzerine genç kadınla ilgili türlü fantaziler geliştirdiğini mektuplarında ortaya koymuştur. Bu sebeple eserde yarı baygın görünen kadının bir cinsel eylem sırasında, hatta orgazm oluyor gibi resmedilmesi, karnındaki iblisin ve dizginlenemeyen atın cinsel şiddet ve tecavüz çağrışımları yapmasının hep ressamın bu karşılıksız aşkından kaynaklanması ile açıklanır.

Hiçbir edebi hikayeyi temel almayan, herhangi bir tarihi referans veya özel bir portre, peyzaj içermeyen Fuseli’nin bu eseri gösterime çıktığında, özellikle içerdiği cinsel çağrışmlar sebebiyle oldukça olumsuz karşılanmıştır. Döneminin tarzından pek de beklenmeyecek biçimde korkunç görünen bu yapıt, sanatın korkunç ögeler içerebilecek farklı bir yanını da ortaya koyan en önemli eserlerdendir ve sanat tarihinde Gotik Sanat’ın etkisinin ortaya çıkışını gösterir.

Konum: Detroit Sanat Enstitüsü “Detroit Institute of Arts”, Detroit
Tarih: 1781
Dönem: 18. Yüzyıl
Akım: Romantizm “Romanticism”

Leave a comment

Your email address will not be published.

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""><abbr title=""><acronym title=""><b><blockquote cite=""><cite><code><del datetime=""><em><i><q cite=""><strike><strong> 

error: Icerik kopyalanamaz!