CENNET BAHÇESİ’NDEN KOVULUŞ “EXPULSION FROM THE GARDEN OF EDEN” – MASACCIO
Adem ile Havva’nın İncil’de anlatılan hikayesi yaratılıştan sonra Cennet Bahçesi’nde (Garden of Eden) ölüm, tasa ve kederden uzak olarak yaşamaları ile başlar. Adem ve Havva, Cennet’teki Bilgi Ağacı’nın (Tree of Knowledge of Good and Evil) meyvesinden yememeleri konusunda Tanrı tarafından uyarılmışlardır. Fakat, yılan görünümündeki Şeytan tarafından kandırılan ikili, meyveden yiyerek insanlığın İlk Günah’ını (Original Sin) işlerler. Bunun sonucunda da Tanrı tarafından Cennet’ten kovulurlar ve yeryüzünde acılar, hastalıklar ve yaşlılığa maruz kalacak ölümlü insanlar olarak yaşamaya mahkum edilirler.
Masaccio, bu çok iyi bilinen hikayedeki en can alıcı özelliği: Adem ve Havva’nın işledikleri suç ve aldıkları ceza nedeniyle duydukları utanç ve acıyı, doğrudan seyirciye yansıtmaya çalışmıştır. Eseri keskin ve çarpıcı kılan en önemli özelliği Adem ve Havva’nın Cennet’ten yeryüzündeki terk edilmişliklerine doğru yol alırken sergiledikleri derin utancı gözler önüne sermesidir. Suçlarının farkında olan Adem ve Havva, acı çektiklerini açıkça gösteren yüz ve beden ifadeleri ile Cennet’in kemerli kapısından dışarı çıkmaktadırlar. Üstlerinde uçan kırmızı giysili bir melek elindeki kılıçla onları tehdit eder şekilde Cennet’ten kovmaktadır. Çıplak halde yürüyen ikiliden Adem’in utancından yüzünü elleri ile kapadığı, Havva’nın ise acı dolu bir ifadeyle yüzünü buruşturduğu ve bir yandan da utanarak elleri ile göğüsleri ve cinsel bölgesini kapattığı görülür.
Masaccio eserinde Hristiyanlık’ın geleneksel temasına bağlı kalırken devrimsel bir perspektif ve canlılık içeren ayrıntılarla bambaşka bir görünüm sunmuştur. Eserin ön plana çıkan en önemli özelliği Adem ve Havva figürlerini standartlara bağlı kalıp fiziksel olarak idealize etmeye çalışmadan en doğal halleri ile sunmasıdır. Ressam, gayet sıradan iki insana ait çıplak vücutları resmetmiş, fakat asıl olarak yüz ve beden hareketleri ile yaşanan duygusal yoğunluğu ifade etmeyi amaçlamıştır. Hiçbir sıkıntı içinde olmadan son derece keyifli bir hayat yaşayan bu iki insan, işledikleri suç sebebiyle hem pişmanlık, hem Tanrı’ya karşı utanç, hem de geleceklerinde onları bekleyen zorlu yaşam koşulları için endişe duymaktadır. Bu acı, endişe, korku, pişmanlık ve utancın eserde vücut ve yüz ifadeleri ile yansıtılması son derece çarpıcıdır.
Bir diğer önemli husus ise Masaccio’nun döneminde yeni yeni ortaya çıkan perspektif anlayışına eserinde yer vermesidir. Sol taraftaki kemerli kapı, dar bir görünümde olsa bile eserdeki derinliğe büyük katkıda bulunur. Aynı zamanda Adem ve Havva’nın üç boyutlu figürleri dönem öncesinin iki boyutlu Bizans tarzı dini eserlerindeki katı duruşlu figürlerden çok ötededir. Ayrıca bedenler üzerine yansıyan ışığın ve gölgenin etkileri, figürlerin hacmini vurgular ve – Erken Rösensans Dönemi’nde yeni yeni rastlanan – ciddi bir gerçekçi görünüm oluşturur.
Figürlerin anatomik olarak son derece doğru oldukları söylenemez. Adem’in sağ kolunun kısa oluşu ve tuhaf duruşu, Havva’nın fazlasıyla uzun sol önkolu açıkça göze çarpan tuhaflıklardır. Fakat, Masaccio’nun döneminde bir ilki gerçekleştirdiği ve insanı mümkün olan en doğal halinde, tüm çıplaklığı ile resmetmeye çalıştığı düşünülürse bu tuhaf görünümler dikkate alınmayacak ayrıntılara dönüşür.
Masaccio’nun Havva figürü için İtalyan ortaçağ heykeltıraşı Pisano’nun Basiret “Prudence” figürünü temel aldığı düşünülür. Adem figürü için ise yükselen Rönesans’ın ünlü heykeltıraşı Donatello’nun eserleri, Masaccio’nun figürünü derinden etkileşmiştir. Birçok sanat tarihçi Masaccio’yu Donatello ve ünlü mimar Brunelleschi ile birlikte Rönesans sanatının öncüsü sayar.
Adem ve Havva figürleri her ne kadar Rönesans döneminin estetik bakış açısını başarıyla yansıtmış olsa da, geç Barok döneminde (1670’ler civarı) toplumun zevki için “fazla” gelmiş olmalı ki, Toskana Büyük Dükü’nün emriyle Adem ve Havva yapraklar ile kapatılmıştır. Bu müdahale ve zamanın kirletici etkisinin yarattığı karanlık görünüm tam 300 yıl sonra yapılan restorasyonla ancak ortadan kaldırılmış ve eser günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur.
Eserde koyu siyah renkli görünen, meleğin kılıcı ve Cennet’in kapısından dışarı sızan ışık huzmeleri zamanla koyulaşmış olsalar da özgün hallerinin parlak gümüşi bir renkle boyandığı bilinmektedir. Öte yandan Adem ve Havva’nın figürleri arasında, özellikle mavi geri planda renk farklılıkları görünür. Ayrı plakalar gibi görünen bu kısımlar freskin ıslak kireçli duvara parça parça ayrı günlerde uygulanması sebebiyle oluşmuş renk tonlarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.
Tıpkı diğer eserleri ile de olduğu gibi Masaccio, Cennet Bahçesi’nden Kovuluş ile de çağdaşları ve ardından gelecek Yüksek Rönesans ressamlarını derinden etkilemiştir. Özellikle, Michelangelo’nun hocası olan Ghirlandaio, Masaccio’dan etkilenip eserlerinde onun tekniklerini uygulamıştır. Bu sayede Masaccio’nun yöntemlerinin Michelangelo’ya da taşındığı ve Michelangelo’nun Sistin Şapeli tavanındaki ünlü fresklerini etkilediği düşünülür.
Michelangelo’nun Sistin Şapeli’nde resmettiği Cennet’ten Kovuluş bölümü çoğu zaman doğrudan Masaccio’nunki ile karışılaştırılır (bknz. İlk Günah ve Cennetten Kovuluş “The Fall of Man and Expulsion from Heaven” – Michelangelo). Michelangelo’nun figürleri Masaccio’nunkine göre çok daha gerçeğe ve ölçülere uygun olsa da Masaccio’nun Adem ve Havva’sı kadar gerçek ve duyguları aktarmada güçlü oldukları söylenemez. Michelangelo’nun Adem’i kendisine doğru sallanan bir kılıç hamlesinden sakınır ve Havva ise onursuz bir korku ile küçülmüştür. Oysa Masaccio’nun Adem ve Havvası kırık kalpleri ile keder ve utanç içinde başlarındaki meleği bile görmeden – belki sadece duyarak – Cennet’ten hızla uzaklaşıp sürgünlerine doğru yol almaktadırlar.
Konum: Santa Maria del Carmine Kilisesi “Chiesa di Santa Maria del Carmine”, Floransa
Tarih: 1425 civarı
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Erken Rönesans “Early Renaissance”