SÜTÇÜ KIZ “THE MILKMAID” – VERMEER
Hollanda’nın ünlü Barok dönem ressamı Vermeer, dönemin ev ve aile yaşamını eserlerine birçok kez konu etmiştir. Sütçü Kız’da da mutfakta çalışan bir hizmetçiyi günlük işlerinden birini yaparken betimlenmiştir. Elindeki süt dolu sürahiyi bir çömleğe boşaltırken görülen genç kız, “sütçü” olarak adlandırılsa da aslında herhangi bir mutfak çalışanıdır. Masada görülen ekmek parçalarına bakarak aslında süt, yumurta ve kalan ekmekleri birleştirerek “ekmek muhallebisi” (bread pudding) yaptığı anlaşılabilir. Muhtemelen sütün üstünde birikmiş olan kaymak tabakasını çömleğe boşaltıp muhallebiyi bozmamak için, hizmetçi kız son derece yavaş ve dikkatli biçimde sürahiyi eğmekte ve yaptığı işe odaklanmaktadır.
Günümüz seyircisi için günlük hayatın tam ortasından, son derece sıradan bir görünüm sunar gibi görünse de, aslında eser, dönemindeki Hollandalı seyirci için üstü kapalı cinsel içerikli semboller içermekte idi.
Eser Hollanda’nın refah içinde ticaret, sanat ve bilimin gelişim gösterdiği gücünün zirvesindeki “Altın Çağı”nda üretilmiştir. Aristokrasinin ayrıcalıklarını şehirlerde yaşayan tüccar sınıfın aldığı ve zenginleştiği bu dönemde Katolik Kilisesi gibi baskın bir dini güç de ortada yoktu. Fakat yine de dönemin yükselen dini akımı Kalvenizm sanat eserlerindeki cinsel içeriği sınırlıyordu. Dönem sanatçıları gibi Vermeer de bu sansürün üstesinden gelebilmek için kendince yöntemler geliştirmekten geri kalmamıştı.
Öncelikle eserin ana figürü olan hizmetçi kızın kendi başına bir cinsel obje niteliği taşıdığını belirtmekte yarar var. Nitekim, dönem Hollanda’sında evlerde çeşitli amaçlarla (mutfak, temizlik, bahçe işleri vb) barındırılan hizmetçi genç kızların cinsel amaçlar için son derece ‘kolay ulaşılır’ olduğu bilinmekteydi. Bu tip hizmetçilerin diğer çalışanlarla, evsahibiyle veya dışarıdan insanlarla kolay kurdukları cinsel münasebetler birçok filmde, kitapta veya tabloda işlenmiştir. Dolayısıyla eserin ana kahramanı her ne kadar masumca süt boşaltıyor olsa da, dönemin Hollandalıları için üstü kapalı bir erotik portre çiziyor olabilir.
Eserde bizlere gizli görünen erotizm ögeleri mevcuttur. Hizmetçi kızın giysinin kollarının sıvanmış kalın deri kumaşı, kızın kollarının güneş görmemiş beyaz kısımları ile ciddi bir tezat oluşturur. Kolların çıplak beyaz teni ile birlikte kızın yapılı vücudu ve kalın beli dönemin Hollandalı seyircisi için – ilginç şekilde – çekicilik yaratan bir görüntü oluşturur. Öte yandan, esere konu olan süt, şehveti çağrıştıran ögelerden biridir. Felemekçe süt sağmak anlamına gelen “melken” fiili aynı zamanda mecazi olarak “cinsel olarak etkilemek” anlamı da taşır.
Bu noktada tablonun geriplanındaki iki küçük ayrıntıya dikkat etmek önem taşır. Bunlardan biri yerde duran küçük ahşap kutudur. Bir ayak ısıtıcı olarak tasarlanmış bu alet içerisine konan köz halindeki kömür ile üst yüzeyindeki deliklerden yukarı sıcaklık iletir ve üzerine konulan ayakları ısıtır. Bu ilginç alet dönemde üstü kapalı biçimde kadınlardaki şehvet ve tutkunun ateşini simgelemektedir. İkinci ayrıntı ise, geriplandaki süpürgelikte görünen küçük sermik kaplamalardan biridir. Ayak ısıtıcının hemen solunda görünen bu beyaz üzerine mavi işli karo, aşk tanrısı Cupid’in elindeki yayı ile görünümünü içerir, ki bu da eserin aşk ve cinsellik üzerine kurulu doğasını destekleyici bir ayrıntıya dönüşür.
Bütün bu kadın cinselliğini üstü kapalı biçimde çağrıştıran simgelere rağmen eser mutfakta kendi kendine işini yapan, çalışkan bir hizmetçi kızı yansıtır. Bu da esere genel olarak romantik ve duygusal bir hava katmayı başarır.
Vermeer, eserde günlük hayattan bir kare yansıtmak ve doğallığı yakalayabilmek adına incelikli bir ışık, renk ve form tasarımı uygulamıştır. Soldaki pencereden ortama dağılan ışık hizmetçinin yüzüne vurmakta ve yüzünde ışıklı-lekeli bölgeler oluşturarak eserin odak noktası olan yüzde üç boyutlu bir görünüm yaratmaktadır. Eseri aydınlatan yegane kaynak olan bu pencere, eskimiş ahşap ve demir çerçevesine ve kırık camına kadar son derece ayrıntılı biçimde resmedilmiştir. Arkadaki duvarda asılı duran sepet ve bakır kova resmin konusu olan mutfak işleri ile doğrudan bağlantılıdır ve pazar alışverişini ve mutfak malzemelerini hatırlatır.
Renklerde ve desenlerde uyumu gözeten Vermeer, sarı, kahverengi, bej ve maviden oluşan sınırlı bir palet içinden renklerini seçerek bir düzen kurmuştur. Hizmetçinin parlak mavi önlüklü giysisi üst üste giyilmiş birkaç katmandan oluşması sebebiyle bir kış giysisi olduğunu belli eder. Kırmızı eteğin ve sarı üstlüğün kalın ve yünlü kumaştan yapılmış dokusu ressamın titiz çalışması sayesinde belli olur. Çömlek ve ekmeğin dokusu üzerinde uygulanmış noktasal fırça darbeleri ise bu nesnelere hem gerçeklik hem de parlaklık katar.
Konum: Rijksmuseum, Amsterdam
Tarih: 1657–1658
Dönem: Barok
Alt Grup: Felemenk Barok “Dutch Baroque”