LEYDİ JANE GREY’İN İDAMI “THE EXECUTION OF LADY JANE GREY” – DELAROCHE
Leydi Jane Grey, İngiliz Kraliyeti’nde en kısa süre tahtta kalmış kişilerden biri olup “Dokuz Günlük Kraliçe” ismiyle tarihe geçmiştir. VIII. Henry’nin ölümünden sonra tahta geçen oğlu VI. Edward, 15 yaşında ölürken tahtı üvey kardeşleri Mary ve Elizabeth’e değil (ki her ikisi de sonradan sırasıyla tahta çıkmışlardır), kuzeni Jane’e bırakmıştır. Protestan olan Jane Grey, Katolik Kilisesi’nin İngiltere üzerindeki etkisini azaltmak için kullanılabileceği düşünülerek desteklenip tahta çıkarılmıştır. Fakat, bu destek oldukça kısa sürmüştür. Edward’ın üvey kardeşi Mary, Katolikler’in de desteği ile Jane’i tam 9 gün sonra tahttan indirmeyi başarmış ve onu idama mahkum etmiştir. Leydi Jane Grey, 12 Şubat 1554’de Londra Kulesi’nde 16 yaşında 9 günlük kraliçelik yaptıktan sonra kafası kesilerek idam edilmiştir.
Fransız ressam Delaroche’un eseri, Leydi Jane Grey’in idam edilmesini konu almıştır. Resmin ortasında idam öncesi gözleri bağlanmış Jane Grey, uzun kızıl saçları, açık renk ve pürüzsüz teni ve küçük bedeni ile genç yaşını açıkça belli etmektedir. İnfaz öncesi üstündeki giysilerini çıkarmış ve beyaz saten iç giysisi ile kalmıştır. Giysinin açık renkli ve pürüzsüz dokusu ve ışıldayan tonları genç kadının masumiyetini ve saflığını sembolize eder. Öte yandan giysisine göre son derece donuk ve solgun görünen grimsi teni ölüm öncesinin soğukluğunu yansıtır. Jane Grey gözleri kapalı biçimde kafasını koyacağı idam tahtasına doğru uzanmış, el yordamıyla onu aramaktadır. Ön plandaki idam tahtası resmin en dikkat çekici ögelerinden biridir ve birazdan gerçekleşecek olan kanlı sahneye işaret eder. Tahtanın çevresine yayılmış saman sapları idam edilecek mahkumun akacak kanının dağılmadan emilmesi amacıyla yerleştirilmiştir. Leydinin üzerine diz çöktüğü yumuşak görünümlü kadife minder, soğuk ve sert idam tahtası ve yerdeki samanla net bir zıtlık sergiler ve yaşamla ölüm arasında bir noktada durur.
Genç kadının kollarından tutan adam, Kule’nin Teğmeni Sör John Brydges’tır ve onu idam tahtasına doğru yönlendirmektedir. Jane Grey’in üzerine geniş bedeni ve görkemli kaftanı ile sanki bir koruyucu gibi eğilmiş olsa da aslında tek yapabildiği genç kadını idam tahtasına ulaştırmak olacaktır.
Resmin sol kısmında görünen Jane Grey’in nedimelerinden biri kendinden geçmiş şekilde yere çökmüştür ve dizlerinin üzerinde Leydi’nin çıkardığı elbisesi görünür. Bir diğer nedime ise çaresizce duvara kapanmış, olaya sırtını dönmüştür. Jane Grey’in sade ve renksiz görünümüne zıtlık oluşturacak şekilde nedimeler son derece süslü, işlemeli giysilere ve mücevherlere sahiptirler. Leydilerine bakmadan kendi kendilerine ağlayan bu nedimelerin hanımlarının idamına mı yoksa bundan sonra belirsizleşecek kendi kaderlerine mi ağladıkları açık değildir.
Resmin solunda ve merkezindeki dramatik karakterlere rağmen sağ tarafta ayakta duran cellat figürü son derece pasif ve sakindir. Elinde idamı gerçekleştireceği balta ile kenarda bekleyen cellat, baltaya yaslanarak genç kadının yüzünü görmeye çalışmaktadır. Görevini yapması için kendine sıranın gelmesini bekleyen cellat, genç kadına üzüntü ve merhamet ile karışık bir şekilde bakmaktadır.
Bu beş figür ile birlikte seyirci eserde beş ayrı reaksiyonu eserde görebilmektedir: çaresizlik, dehşet, korku, cesaret ve merhamet figürler tarafından sergilenmektedir. Seyirci ile mekanın önplanı arasında doğrudan bir bağlantı olmadığı için seyirci kendini esere dışarıdan bakan bir konumda hisseder. Figürlerden hiçbiri seyirciye bakmamaktadır ve bu da seyircide “varlığından habersiz olunan bir gözetleyici” olma hissini uyandırır. Sanki birazdan leydinin kafası kesilecek, yere düşüp tuvalden dışarı çıkacak ve seyirciye doğru yuvarlanacaktır.
Delaroche, eserini tarihi hikayelere dayandırmıştır. Jane Grey’in sakince idam tahtasına doğru yürüdüğünü, son sözlerini söylediğini, incilden bir kısım okuduğunu ve gözlerini bağlattığını anlatan bu hikaye, Jane Grey’in gözleri bağlandıktan sonra panikleyip idam tahtasını bulamadığını, panik halindeyken tökezlediğini ve tahtanın nerde olduğunu sorduğunu da anlatır. Bu tarihi anlatıyı temel alan ressam da eserini bir popüler şaheser oluşturmaktan çok tarihi gerçeklere dayandırmak istemiştir.
1834’te meşhur Salon de Paris’e sergilenen eser çok ses getirmiş ve ilgi çekmiştir. Delaroche, tıpkı Jane Grey gibi I. Charles ve IV. Edward’ın çocuklarının idamı üzerine de eserler üretmiştir. Bu eserlerin temel amacı dönem Fransa’sında İngiliz Tarihi’ne duyulan ilgiden çok, üstü kapalı biçimde 40 yıl öncesinde son derece kanlı ölümlere sebep olmuş Fransız Devrimi’ne de gönderme yapmaktır.
Konum: Ulusal Galeri “National Gallery”, Londra
Tarih: 1833
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Romantizm / Akademizm “Romanticism / Academic Art”