ECCE HOMO – CISERI
“Ecce homo” Latince “İşte insan” anlamına gelen bir söz öbeğidir. Bu sözler İsa’nın çarmıha gerilme cezasını veren Roma’nın Judea Eyaleti Valisi Pontius Pilate’nin İsa’yı Kudüslüler’e gösterirken kullandığı sözlerdir.
Son Yemeği (bknz. Son Akşam Yemeği “The Last Supper” – Leonardo da Vinci) ardından İsa, Romalı askerler tarafından yakalanıp işkence edildikten sonra yargılanmak üzere Pontius Pilate’nin karşısına çıkarılmıştır. Yahudi liderleri tarafından İsa hakkında yapılan çeşitli suçlamalara (ulusu sapkınlaştırması, haraç ödenmesini yasaklaması ve Roma İmparatorluğu’na karşı ayaklandırma başlatma çabası) rağmen Pontius Pilate İsa’yı suçlu bulmaz. Halkın karşısına kırbaçlanmış ve başına dikenlerden örülü bir taç giydirilmiş korkunç görünümdeki İsa’yı çıkararak “Ecce Homo” diye seslenir: “İşte bu adam!”. “İşte bahsi geçen günahkar, suçlu olduğunu düşündüğünüz adam” anlamında ettiği bu sözlerin üstüne İsa’nın suçlu olmadığına inandığını da halka belirtir. Fakat, güruhtan yükselen sesler ve tepkilerden dolayı bir ayaklanmanın eşiğinde olduğunu ve İsa’yı suçsuz atfederek bu işi çözemeyeceğini anlar. Bunun üzerine istemeyerek İsa’nın çarmıha gerilerek öldürülmesine karar verir. Fakat bir yandan da halkın önünde ellerini yıkayarak onlara İsa’nın ölümünden dolayı masum olduğunu belirtir ve “İsa’nın kanı hepimizin ve çocuklarımızın üzerinde olacaktır” der.
Ecce Homo sahneleri Hristiyan sanatında birçok farklı ressam tarafından benzer şekilde işlenmiştir. Genellikle kırbaçlanmış ve dikenli tacı kafasını delen, bazen boynuna bir ilmek geçirilmiş şekilde Romalı askerler arasında görünen İsa resmedilmiştir. Bazı eserlerde Pontius Pilate bu yaralı ve bitkin İsa’yı işaret ederken görülür.
Ciseri, Ecce Homo’ya bu eserde bambaşka bir bakış açısı getirmiş ve İsa ve Pontius Pilate’nin arkasında bir noktadan ortama bir bakış sunmuştur. Bu şekilde seyirci kendini sarayın içinde – muhtemelen Pilate’nin hizmetkarlarından – birinin gözünden ortama bakarken bulur ve yüzlerini göremediği İsa ve Pilate figürlerini hayal etmeye yönelir. Öte yandan balkonun hemen altındaki kalabalıktakilerin yüzlerini ve karşı binadaki insanları görerek olay karşısında verilen tepkiye de tanık olur. Ciseri, seyirciyi işkence görmüş ve suçlanmış İsa ile yüzleşmek yerine Pilate’nin karşılaştığı muhtemelen “Çarmıha ger onu!” diyerek bağıran halkla yüzleşmeye davet eder.
Eserin odak noktasında yer alan İsa ve Pilate figürlerinin ruh halleri ve yüzleri görünmeyen yüz ifadelerine rağmen duruş biçimlerinden tahmin edilebilir. Pilate’nin sağ ayağı ile öne bir adım atıp eğilerek halka biraz daha yanaşmış ve eliyle İsa’yı gösterip “İşte bu adam o!” derken, aynı zamanda “Bu yetmez mi?” der gibi bir yüz ifadesi takınmış olduğu tahmin edilebilir. İsa kafasındaki dikenli tacı ve sırtındaki kırbaç izleri ile Pilate karşısında olduğu gibi halka karşı da sessiz ve sakin tavrını korumaktadır.
Resimdeki diğer figürler aslında ikincil karakterler olmalarına rağmen ana figürlerden seyirciye daha yakındırlar. Bu figürlerin çoğu Pilate’nin konutundaki hizmetkarları, askerler ve Roma İmparatorluğu’nu temsil eden memurlardır. Sağ ön planda kahverengi ve beyaz giysiler içinde görünen kadın Pilate’nin eşidir. Yaşadığı olay karşısında üzgün ve umutsuz bir tavır takınmış olan kadın ana sahneye sırtını dönmüş, İsa’ya yapılanlardan dolayı yaşadığı üzüntüyü göstermektedir. Bir yandan hemen yanında elini tutan hizmetçisi kadının duygusal yoğunluğu vurgular. Pilate’nin eşinin bu üzüntüsünün nedeni İsa’yı aslında rüyasında görmüş ve onun için acı duymuş olmasıdır. Pilate’nin İsa’yı yargılaması sırasında devreye giren eşi masum bir adama zülum etmemesi konusunda onu uyarmıştır. Bu sahnede halka İsa’yı gösterip ona işkence edildiğini anlatan eşini dinlerken acı içinde ortama sırtını dönüp uzaklaşma çabası da bu sebeptendir.
Bu eserin bir ilginç tarafı da sıradışı biçimde İsa ve taraftarlarının değil, aksine ona inanmayan ve karşı çıkanların davranışlarını sergilemesidir. Kalabalık halkın bağırıp çağıran, heyecanlı şekilde jestlerle tepki veren bir galeyana gelmiş topluluk görünümü İsa’nın hikayesine farklı açıdan bir bakış sunar.
Ciseri’nin bir fotoğraf karesiymiş gibi özenli bir gerçeklik yaratarak resmettiği ayrıntılar ile eser seyircinin gözleri önünde canlı bir nitelik kazanır. Dışarıdaki parlak güneşli ortam ile sarayın loş balkon girişi arasındaki ışık farkını başarılı biçimde yansıtan ressam dışarıdaki sıcak havayı parlak bina yüzeyleri ve ışığı geçiren Pilate’nin giysileri ile, içerideki serinliği ise donuk zemin mermerleri ile gösterir. Bu özenli ışık, gölge ve gerçekçi perspektif ile seyircinin o anda olay yerinde bulunuyor olma hissi başarılı biçimde yaratılmış olur.
Konum: Modern Sanat Galerisi, Pitti Sarayı “Galleria d’Arte Moderna, Palazzo Pitti”, Floransa
Tarih: 1871
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Akademizm “Academic Art”